İslam dini, kadını en yüksek dereceye çıkarmıştır. İsamiyetin kadına verdiği kıymeti hiçbir din, hiçbir düşünce vermemiştir. Müslüman kadına erkek akrabasından, fıtra verecek kadar zengin olanlardan en yakın bulunanı bakmaya mecburdur. Yakın akrabası yoksa veya fakir iseler, Beyt-ül-mâl (Devlet hazinesi) her türlü ihtiyaçlarını vermek zorundandır. Evli kadına kocası her şeyi getirmeye ve ayrı bir ev tutmaya mecburdur. Kız, evlenmeden önce babası evinde nasıl yaşıyor ve her nesi varsa, hatta kaç hizmetçisi varsa, kocasının bunları alması lazımdır. Kocası kadına bakamayacak kadar fakir ise veya zengin olduğu halde, ihtiyaçlarını almıyorsa, mahkeme, piyasa kıymetine göre kadının ihtiyacını tayin ederek, yakın akrabanın bu parayı kadına borç vermesini emreder. Erkeğin satılacak malı yoksa çalıştırarak bu borçları erkeğe ödetir. Çalışmazsa hapseder. Evlenecek erkeğin, evlenmek istediği kızda bu hususları araştırarak karar vermesi lazımdır.

Hadis-i şerifte, (Dört şeyi yapan, yani kocasına hıyanet etmeyen, beş vakit namaz kılan, Ramazan-ı şerifte oruç tutan ve başkasına açık olarak görünmeyen kadın Cennete gidecektir) buyuruldu. Peygamber Efendimiz "sallallahü aleyhi ve sellem", (Bir kadın, beş vakit namazını kılar, Ramazan ayında oruç tutar, namusunu korur ve kocasına itaat ederse, dilediği kapıdan Cennete girer) buyurdu. Hadis-i şerifte, (Beş şeyi yapan kadın Cehennemden kurtulur: Beş vakit namazını kılar, Ramazan ayında orucunu tutar, kocasını, anasını babasını üzmez, başkasına açık olarak görünmez, dünya sıkıntılarına sabreder) buyuruldu.

Peygamber efendimizin Veda Haccı'nın hutbesindeki sözlerinden, son nasihatllerinden biri, (Kadınlarınıza eziyet etmeyiniz! Onlar, Allahü teâlânın sizlere emanetidir. Onlara yumuşak olunuz, iyilik ediniz!) olmuştur. İslâmiyette evlenmek, bir kızı mesut etmek ibadettir ve bütün nafile ibadetlerden daha sevaptır.