Kim Amel Ederek Tövbesini Düzeltirse

Kim Amel Ederek Tövbesini Düzeltirse
Kul kalbiyle pişman olmadıkça, diliyle istiğfar etmedikçe ve kendi üzerinde hakkı olan hak sahiblerinin hakkını ödemedikçe tövbe etmiş olmaz. Kul ibâdete yönelir, kulluğunu yaparsa, tövbeye ve zühde ulaşır. Zühde kavuşunca, sadâkata, sıdka kavuşur. Sıdka kavuşunca, tevekküle, bununla da istikâmete kavuşur. Hazreti Ömer şöyle rivâyet etmiştir:
Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: "Kıyâmet günü tövbe en güzel bir surette getirilir, öyle güzel kokusu olur ki, onu müminlerden başkası duymaz? Kâfirler der ki: 'Müminler o kokuyu alıyorlar da, biz neden alamıyoruz?' Bunun üzerine tövbe onlara şöyle der: 'Eğer beni dünyâda kabul etseydiniz (dünyâda iken tövbe etseydiniz) şimdi (bu güzel kokumu) duyardınız.' Bunun üzerine kâfirler: 'Şimdi seni kabul ediyoruz' derler. Semâdan bir melek kâfirlere şöyle seslenir: Eğer dünyâdaki altın ve gümüşleri ve her şeyi getirseniz, artık sizden tövbe kabul olunmaz." Sonra buyurdu ki: "Melekler onlardan uzaklaşır. Cehennem, bekçileri olan melekler gelirler. Kendisinde güzel koku bulunanları Cennete korlar. Kötü koku bulunanları ise Cehenneme atarlar."
İbni Atâ hazretleri buyurdu ki: "Kim amel ederek tövbesini düzeltirse, tövbesi kabul olunur."
Zünnûn-i Mısri hazretleri buyurdu ki: "Her uzvun tövbesi vardır. Kalbin tövbesi, haram olan işleri yapmaya niyeti terk etmesidir. Gözün tövbesi, harama uzanmaması, ayakların tövbesi, harama gitmemesi, kulağın tövbesi, haram olan şeyleri dinlememesi, karnın tövbesi, helâl yemek, fercin tövbesi, fuhşa dalmaması, işlememesidir..."
Ebû Hafs hazretlerine, "tövbekârlar neden dünyâyı sevmezler?" denildi. "Çünkü onlar, günâha dünyâda batarlar" buyurdu. Fakat tövbe de dünyâda yapılır dediklerinde de, "Bu günâha delildir. İşleniyor ki tövbe yapılıyor, fakat bu günahların tövbesinin kabul edileceği kesin değildir."
Ebû Abdullah Celâ hazretlerine denildi ki: "İnsan ne zaman tam tövbekâr olur?" Buyurdu ki: "Sol omuzundaki melek, yirmi sene hiç yazacak günah bulamadığı ve yazmadığı zaman."
Peygamber efendimiz şöyle buyurdu: "Allahü teâlâ (günahkâr kuluna) ey Âdemoğlu, sen bana duâ etmedin. Benden günahlarının bağışlanmasını istemedin. Eğer bunu benden isteseydin, arzın dolusu günahın olsa, göğe ulaşsa, onu bağışlar, günahına bakmazdım, buyurdu."

Yaşayan Maşuktur, âşık Bir Ölüdür

Vehbi Tülek

Kalan Günlerinin Kıymetini Bil

Vehbi Tülek

Tamah Eden, Dâimâ Sıkıntı Içinde Yaşar!

Vehbi Tülek

İmândan Güzel Bir Nîmet Yoktur

Vehbi Tülek

Günah Işlemek, Ölümü Unutmanın Alâmetidir

Vehbi Tülek