Kur'ân-ı Kerimi Okumak Ve Ona Hürmet Etmek
Kur'ân-ı kerim okumasını öğrenen kimseler, Kur'âna hürmet etmesini de öğrenmelidir. Kur'ân-ı kerim Allahü teâlânın kelâmıdır, sıfatıdır, kadimdir. Ağızdan çıkan harfler, ateş demeye benzer. Ateş demek kolaydır. Fakat ateşe kimse dayanamaz. Bu harflerin manaları da böyledir. Bu harfler, başka harflere benzemez. Bu harflerin manaları meydana çıksa, yedi kat yer ve yedi kat gök dayanamaz. Allahü teâlâ kendi sözünün büyüklüğünü, güzelliğini bu harflerin içine saklayarak insanlara göndermiştir.
Kur'an-ı kerimi okumadan evvel, bunu söyleyen Allahü teâlânın büyüklüğünü düşünmelidir. Kimin sözü söyleniyor, ne tehlikeli iş yapılıyor düşünmelidir. Kur'ân-ı kerime dokunmak için, temiz el lâzım olduğu gibi, onu okumak için de, temiz kalb lâzımdır. Bunun içindir ki, İkrime, mushafı açınca kendinden geçerdi. Allahü teâlânın büyüklüğünü bilmeyen, Kur'ân-ı kerimin büyüklüğünü anlayamaz. Allahü teâlânın büyüklüğünü anlamak için de, Onun sıfatlarını ve yarattıklarını düşünmek lâzımdır. Bütün mahlûkatın sahibi, hâkimi olan bir zâtın kelâmı olduğunu düşünerek okumalıdır.
Okurken başka şeyler düşünmemelidir. Bir kimse, bir bahçeyi dolaşırken, gördüklerini düşünmezse, o bahçeyi dolaşmış olmaz. Kur'ân-ı kerim de, müminlerin kalblerinin dolaşacağı yerdir. Onu okuyan, ondaki acâiplikleri ve hikmetleri düşünmelidir.
Her kelimeyi okurken manasını düşünmeli ve anlayıncaya kadar tekrar etmelidir. Lezzet bulunca da, tekrar etmelidir. Peygamberimiz, bir gece sabaha kadar "İn-tüazzibhüm" âyetinin tamamını tekrar buyurmuştur. Kur'ân-ı kerimin manasını anlamak çok güçtür. Kur'ân-ı kerimin manasını üç kimse anlayamaz:
Arabi ilimleri iyi bilmeyen ve zâhiri tefsiri okumayan. Büyük bir günahı yapmaya devam edenler veya Ehl-i sünnet âlimlerinin iman ve itikatlarına uymayıp kalbi kararmış olanlar... Ehl-i sünnet itikatını zâhir ve görünüş manasına göre kabul edip, bundan başka kalbe gelen şeyden nefret eden kimse, bu zâhir manadan ileri geçemez.