Kur’ân-ı Kerimin Kıraatine Dair
Kur'an-ı kerimde, kelimelerin üstünde bulunan işaretler şunlardır: [Mim]: Muhakkak durmalıdır. [Tı]: Durmak gerekir. [Cim]: Geçmek de, durmak da caizdir. Fakat durmak daha iyidir.
[Ze]: Geçmek de, durmak da caizdir. Fakat geçmek daha iyidir. [Kaf]: Geçmek de, durmak da caizdir. Fakat geçmek daha iyidir. [Lâ]: Durulmaz! Lâ bulunan yerde durulursa, önceki kelime ile birlikte tekrar okunur. Âyet-i kerime sonunda durunca, tekrar edilmez. [Kıf]: Durmak daha iyidir. [Sad]: Durmakta mahzur yoktur. [Sad, lam, ya]: Geçmek daha iyidir. [Sad, lam, ha]: Geçmek de, durmak da caizdir. [Ayn]: Bazı âyet-i kerimelerin sonunda bulunur. Namazda okunursa, ayn işaretinde rükuya gitmek iyi olur. [Kef]: Kezalik demektir. Kendisinden önce hangi secavent geçmişse, bu da öyle demektir. [3 nokta]: Bu üç noktanın birisinde durulur. Eğer üzerinde üç nokta olan birinci kelimede durulursa, üç nokta olan ikinci kelimede durulmaz. Eğer üzerinde üç nokta bulunan birinci kelimede durulmazsa, ikinci üç nokta bulunan kelimede durulur. Her ikisinde de durmak veya her ikisinde de geçmek caiz değildir.
Kelime altındakiler: Kur'an-ı kerimde bir de kelimelerin altlarında yazılmış işaretler vardır. Bunlara da birer misal verelim: [Kasr]: Bu kelimenin yazıldığı yerler kısa okunur. Ülâike kelimesinde eliften sonra vav olduğu hâlde, kısa okunur. [Med]: Bu kelimenin yazıldığı yerler uzun okunur, kısa okunmaz. [Sekte]: Bu kelimenin yazıldığı yerde, kısa bir zaman nefes alınmadan durulur. Durulmadan geçilirse, anlamı bozulur. Kur'ân-ı kerimde dört yerde sekte vardır. [İdgam]: Kelime yazıldığı gibi değil de, idgam ile okunur. Kelimelerin altında yazılı olan idgam, Kur'an-ı kerimde, yalnız Hud suresi 42. âyetinde vardır. Burada, (İrkeb me'anâ) yazılır ise de, (İrkemme'anâ) okunur. [Sin]: Sad harfinin altına yazıldığı yerde, sad harfi, sin gibi okunur. [İmâle]: Yalnız Hud suresinin 41. âyetinde geçer. Mecrahâ kelimesinin altında imâle yazar. Buradaki ra harfi, üstünden esireye doğru meyillendirilerek okunur. Mecrihâ diye okunmaz. Okunuşunu, bilen birisinden öğrenmek gerekir. [Teshil]: Kolaylaştırmak demektir. Birbirini takip eden iki hemzeden ikincisi, elif ile he sesi arasında yumuşak okunur.