Kuseyr'in Efendisi...
PADİŞAH HÜRMET EDERDİAhmed Kuseyri hazretleri, dini ilimleri Antakya'da çeşitli zatlardan öğrendi. Kânûni Sultan Süleymân Han onu İstanbul'a dâvet etti. İstanbul'a gidip pâdişâhın meşhûr divân sohbetlerinde bulundu. Pâdişâh hürmet ve ikrâm gösterdi. Rütbeler ve nişanlar verdi. Osmanlı Devleti adına yaşadığı Hatay bölgesinin en yetkililerinden ve özellikle "Kuseyr mıntıkasının efendisi" oldu. Kendisine zeâmet olarak, şimdiki Fenk köyü, Harbiye'deki Kızlar değirmeni ve çiftlikler verildi. Dergâhı gariblerin, yolcuların, fakir ve misafirlerin sığındığı bir yerdi. Talebelerine son derece şefkatli davranırdı. Osmanlı Devletine sadâkatı ve hizmeti ile çok takdir toplamıştır. Türbesinde bir Osmanlı sancağı, sorguç ve tuğ târihi bir hâtıra olarak durmaktadır...
Ahmed Kuseyri hazretleri Hatay'da pekçok talebe yetiştirmiş, insanların İslâmiyeti öğrenmelerine, İslâm ahlâkının yayılmasına hizmet etmiştir. Ayrıca yollar, medreseler, mescidler ve çeşmeler yaptırmıştır. Altınözü civârındaki Kuseyr Çayı üzerinde hâlen faâl hâlde olan köprü onun yaptırdığı bir hayır eseridir.
Vefat etmeden evvel oğluna yaptığı vasiyeti şöyledir:
"Ey âşık ve sâdık oğlum! Niyetinde, amelinde ve ibâdetinde sıdka, doğruluğa yapış. Bu ihlâsın, samimiyetin icâbıdır. İhlâs, kulun işlerinin ve tavırlarının Allah için olmasıdır. Eğer kulun işlerine, nefsin arzularından, lezzetlerinden bir şey karışırsa sıdk, doğruluk bozulur. Böyle kimseye işlerinde ve hareketlerinde yalancı demek uygun olur. Sıdkın derecelerinin sonu yoktur. Kul işlerinin bazısında sâdık olup bazısında olmayabilir. Eğer bütün işlerinde sadık olursa ona 'sıddik', pek doğru denir.
"RESÛLULLAHIN EDEBİNE UY!"
Ey oğul, Rabbine karşı muâmeleni, davranışını Resûlullah efendimizin Allahü teâlâya karşı muâmelesi, davranışı gibi yap. Allahü teâlâ senin edebini Resûlullah'ın edebi içerisinde bildirdi. Resûlullah efendimiz buyurdu ki: (Beni Rabbim terbiye etti. Benim terbiyemi güzel yaptı.) O halde Rabbine karşı davranışlarında Resûlullah'ın edebine uy. Rabbine karşı Resûlullah efendimiz gibi ol. Ondan gelen şeylere rızâ, hoşnutluk göster. İtirâz etme..."