LÂ İlÂhe İllallah

LÂ İlÂhe İllallah
Binbaşı İbrahim Bey ve arkadaşları 2 gün önce hareket ettiler. Küçük Ahmet Bey ve Hamdi bey Nikolinski'ye nasıl geldiler, ne kadar zamanda geldiler pek hatırlamıyorlar dı. Fakat işte ekmekçi Klement'in fırınının karşısındaydılar. İki arkadaş sevinçten az daha bayılacaklardı. Fakat sevinçleri fazla sürmedi. Çünkü Klement yoldaş kendilerini tanımı yordu. Ruble ve Rapiska kelimelerini duyunca daha da telaşlandı. Fırın tezgahına iki hamur ekmek koydu ve "Alın bunları, istasyona yollanın" demekle yetindi. Belki de fırın da çalışan işçilerin kendisini ihbar etmelerinden korkuyordu. İstasyona vardıkları zaman saat gece yarısını geçiyordu. Komünist ihtilali sonrası bütün Rusya'da olduğu gibi Nikolinski istasyonu da karmakarışıktı. Mujikler, askerler, kı zıllar, köylüler, göçmenler, kaçaklar, hepsi de oradaydılar. Kimin nereli ve kim olduğu bel li değildi. Bizimkilerin de kıyafetleri tam manasıyla hırpâni idi. Saçları, sakalları iyice uza mıştı. Güneye doğru hareket edeceği söylenen bir tren, istim üzerinde soluyup duruyor du. Bilet almaları lazımdı. Fakat bunun için ruble ve rapiska gerekliydi. Üstelik gişe önün de çok uzun bir kuyruk vardı. Küçük Ahmet bilet kuyruğuna giriverdi. Arkadaşı da yanında yürüyordu. Sabaha kadar kendilerine sıra gelmeyecek gibiydi. Sibirya'nın ilikleri donduran soğuğuna rağmen boncuk boncuk terliyorlardı. Küçük Ahmet o kadar bunalmıştı ki, çaresizlik içinde başını Salladı ve:-Lâ ilâhe illallah... deyiverdi. Arkasından bir ses:-Muhammedün resûlullah... diyerek kelime-i tevhidi tamamladı. Hiç ummadığı bir anda ve bir mekanda böyle bir sözü işiten Küçük Ahmet dönüp arkasına baktı. Bir tatar kendisine gülümsüyordu:-Müslüman mısın? Diye sordu. Küçük Ahmet ve arkadaşı "evet" mânâsında hare ketler yaptılar. Meğer o Tatar, Sovyet ordusunda görevliymiş ve diğer Müsülmanlarla irti bat kurabilmek için, Kelime-i Tevhidi aralarında parola olarak kullanıyorlarmış. Hemen bizimkilere sahip çıktı ve sonra da, dünyanın neresinde olursa olsun, bir Müsülmanın din kardeşine yapacağı şeyler yapıldı. Küçük Ahmet bey ve arkadaşı salimen vatanlarına döndüler.

İnsanlara Allah Için Nasîhatte Bulun

Vehbi Tülek

Şükür, Nimeti Değil, Onu Vereni Görmektir

Vehbi Tülek

Dünyâ Için, Dünyâda Kalacağın Kadar Çalış!

Vehbi Tülek

Resûlullah Efendimiz Eshâbı Ile Şakalaşırdı

Vehbi Tülek

Nil'in Suları Azalmış Ve Kıtlık Başlamıştı

Vehbi Tülek