Lapsekili Halil Ve İbrahim Onbaşı...
"Bana hakkını helâl etsin!"-Komutanım! Ölme ihtimalim çok fazla. Ben bir pusula yazdım. Alın, bunu arkadaşıma ulaştırın!..
Tekrar derin derin nefes alıp defalarca yutkunan Halil, devam etti:
-Ben... ben köylüm Lapsekili İbrahim Onbaşı'dan bir Mecidiye borç aldıydım. Kendisini bir daha göremedim. Belki ölebilirim... Borçlu ölürsem söyleyin hakkını bana helâl etsin...
Komutan çok duygulandı. Halil'in kırmızıya boyanmış alnını eliyle silip saçını okşarken:
-Sen onu merak etme evlâdım, dedi.
Halil, son nefeste bir kez daha mırıldandı.
-Komutanım... ben ölürsem söyleyin hakkını helâl etsin!..
Ve... Kahraman er Halil, biraz sonra komutanının kolları arasında kan kaybından şehit oldu...
***
Sargı yerine sürekli yaralılar getiriliyordu. Bunlardan çoğu daha sargı yerine ulaşmadan şehit düşüyordu. Şehitlerin üzerinden çıkan eşyalar, künyeler komutana ulaştırılıyordu.
"Ona hakkımı helâl ettim!"
Fazla zaman geçmedi. Komutana yeni bir künye ve yanında bir pusula ulaştı.
Komutan gözyaşlarını silmeye fırsat bulamamıştı. İçinde bir not bulunan pusulayı açıp okuyunca, olduğu yere yığılıp kaldı. Ellerini yüzüne kapattı ve hüngür hüngür ağlamaya başladı.
Pusuladaki not şöyleydi:
"Ben Beypaş Köyünden arkadaşım Halil'e bir Mecidiye borç verdiydim. Kendisi beni göremedi. Biraz sonra taarruza kalkacağız. Belki ben dönemem. Arkadaşıma söyleyin. Ben hakkımı helâl ettim..."