Mahmûd Halvetî

Mahmûd Halvetî

Birisi vardı. Otuz sene Allahü teâlâyı zikretmedi (anmadı, hatırlamadı). Bunun üzerine melekler; "Yâ Rabbi! Falanca kulun seni şu kadar zamandan heri anıp, hatırlamadı" dediler. Bunun üzerine Allahü teâlâ onlara; "O ni'metim içerisinde olduğu için beni hatırlamıyor. Eğer ona bir musibetim isâbet etse idi, beni hatırlardı" buyurdu. Allahü teâlâ o kişiye felç hastalığı verdi. Bunun üzerine o şahıs; "Yâ Rabbi! Yâ Rabbi!" diye yalvarmaya başladı. O zaman o şahsa; "Ey kulum bu kadar zamandan beri nerede idin?" buyuruldu.

Allahü teâlânın sevdiği bir kulu, insanlar da sever. Herkes ona sevgi ve hürmetle bakar. Halbuki o onlara, ne bir iyilik yapmış, ne de bir şey vermiştir. Kalbler ona yakınlık duyar. Sanki onu daha önceden tanıyorlarmış gibidirler. Dilleri onu över. Nefsler ona meyleder. Hazreti Ömer, Sa'd'a (radıyallahü anhüma) buyurdu ki: "Yâ Sa'd! Allahü teâlâ bir kulu sevdiği zaman, onu mahlûkâtına da sevdirir, öyleyse, Allahü teâlâ katındaki yerinin ne olduğunu, insanlar yanındaki yerine göre anla. İyi bil ki, senin Allahü teâlâ yanındaki kıymetin, benim yanımdaki gibidir."

Allahü teâlâ bir kulunu kendi sevgisine mazhar kılınca, onun bu dünyâdaki hüznünü, gammını, korkusunu çoğaltır. Onu dünyâda insanlardan gizler. O, ortada bulunmayınca aranmaz. Ortaya çıkınca hesaba katılmaz. Hasta olunca ziyâret edilmez. O, yeryüzünde dolaşır ve kendi hâline ağlar.

"(Her ki yek câ heme câ, her ki heme câ hiç câ) Bir yerde bulunan (bir yere bağlanan), her yerde bulunur. Her yerde bulunan (her yere bağlanan), hiçbir yerde bulunamaz."

Hadis-i kudsilerde buyuruldu ki: "Ben, sâlih mü'min kullarım için, hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği, hiçbir beşerin kalbine gelmeyen şeyleri hazırladım."

"Âdemoğlu! Eğer senin için yaptığım taksime rızâ gösterirsen, bunun ile kalbin rahatlayacaktır. Senin için taksim ettiğim şey sana ulaşacak ve övülen bir kul olacaksın. Eğer yaptığım taksime râzı olmazsan, dünyâ sana musallat kılınır, izzetim ve celâlim hakkı için yemin ederim ki, dünyâdan ancak sana ne ayrılmışsa ona kavuşursun."

"Kulum bana kavuşmayı isterse, ben de ona kavuşmayı isterim. Bana kavuşmayı istemezse, ben de ona kavuşmayı istemem."

"Ben kendime ve kullarıma zulmü haram kıldım. O hâlde zulüm yapmayınız."

İnsanlardan Bir Sıkıntı Gelirse, Affedin!

Vehbi Tülek

İlimleriyle Dalâlete Düşen Kimseler!

Vehbi Tülek

Yaşayan Maşuktur, âşık Bir Ölüdür

Vehbi Tülek

Kalan Günlerinin Kıymetini Bil

Vehbi Tülek

Tamah Eden, Dâimâ Sıkıntı Içinde Yaşar!

Vehbi Tülek