Maksûd Dede
"Bir kimsenin Müslüman olmasına alâmet, İslâm düşmanlarını tanıması, onlara aldanmaması, sözlerini dinlememesidir. Allahü teâlâ Kur'an-ı kerimde, Tevbe sûresi yirmisekizinci [28] âyetinde kâfirlere (Neces) yâni pis dedi. Doksanbeşinci [95] âyetinde de (Rics) buyurdu. Rics de pis demektir. Bunun için, Müslümanların kendileri ile alay eden kâfirleri pis ve zararlı bilmeleri lâzımdır. Böyle bilince, onlarla arkadaşlık yapmazlar, sevişmezler, onlardan sakınırlar. Onlarla birlikte bulunmaktan nefret ederler. Böyle kâfirlerle meşveret etmek, işleri onlara danışıp onların sözü ile hareket etmek, bu din düşmanlarına kıymet vermek olur. Hem de, onları çok yükseltmek olur. Onlardan yardım, şifâ beklemek ve hele onlar vâsıtası ile duâ ve ibâdet etmek boşuna uğraşmaktır. Mümin sûresinin ellinci âyetinde ve Ra'd sûresinin ondördüncü âyetinde meâlen, (Kâfirlerin duâları ancak dalâlettedir) buyuruldu. Yâni, İslâm düşmanlarının duâları kabûl olmaz, hiç fayda vermez. Kâfirler, papazlar vâsıtası ile yapılan duâları Allahü teâlâ hiçbir zaman kabûl etmez. Böyle duâların Müslümanlara faydası olmaz. Yalnız bu sûretle o dinsizlere bir kıymet verilmiş olur. Onlar, duâ ederken, putlarını, Allahın düşmanlarını araya korlar. Onlardan duâ beklemenin kötülüğünün çirkinliğinin nereye kadar uzandığını, Müslümanlığın temelinden yıkılıp, kokusunun bile kalmayacağını buradan anlamalıdır..."RÂZI OLDUK, SEVİNDİK..."
Müslümanlık demek, Allahü teâlânın ve Onun Peygamberinin râzı olduğu, beğendiği şeyler demektir. Allahü teâlânın râzı olduğu şeyden daha kıymetli ne olabilir? Allahü teâlânın Rabbimiz olmasına ve İslâmiyetin dinimiz olmasına ve Muhammed aleyhisselâmın Peygamberimiz olmasına râzı olduk, sevindik. Peygamberlerin efendisi olan Muhammed hurmetine beni Müslüman olarak yaşat ve Müslüman olarak öldür yâ Rabbi!"