Medine Yollarında... Cündeb Bin Damre
"Bu şehirden rızkımı kaldır!""Allahım! Hicret etmemek için benim hiçbir mazeretim yok! Buna rağmen hâlâ buradayım! Halbuki Habibin Medine'de. Ey Allahım! Benim bu şehirden rızkımı kaldır. Beni müşriklerin yanından ayırarak hicret yurduna gönder. Oraya gitmek, Resulünle olmak; O'nun hizmetinde bulunmak istiyorum..."
İhtiyar Müslüman, çok geçmeden hastalandı. Evlâdları yatağının önüne diz çöktüler; onlara buyurdu ki:
- Beni Mekke'den çıkarın!
- Nereye çıkaralım babacığım, nereye gitmek istiyorsun?
- Hasretinde olduğum yere; hicret yurduna... Resul aleyhisselamın yanına.
Evlatları "Peki babacığım" dediler ve hemen, hiç vakit kaybetmeden mübarek sahabiyi bir deveye bindirerek yola koyuldular...
Hicret sevabına kavuştu...
Hayvanın üzerinde hasta ve yaşlı bir insan; önde uzayıp giden sapsarı çöl, tepede yakıcı güneş var ama elde özlenilen Medine'ye kavuşacak kadar ömür var mı? Hayır... Ne yazık ki Cündeb hazretlerinin ömrü Medine yakınlarına varıldığında bitti...
Şimdi Eshab-ı kiramda bir merak:
- Acaba, diyorlar. Cündeb bin Damre muhacir mi; hicret sevabına kavuştu mu?
Nisa suresinin yüzüncü ayet-i kerimesi geldi... Evet; Cündeb radıyallahü anh Medine'ye varamamış olsa da; hicret etmiş ve hicret sevabına da kavuşmuştu...