Medrese Hocalığında Israr Eden Talebe
İlim tahsîli sırasında bir gün Şeyh Sâlih Sübkî'yi ziyâret için Basret köyüne gitti. Şeyh Sâlih hazretleri onun mürşid olmaya istidâtlı ve kâbiliyetli bir kimse olduğunu görerek onu yetiştirip kendine vekil olarak insanların irşâdı ile vazîfelendirdi. Bu emir üzerine bir hafta Aynî, bir hafta da Basret köyünde kalmak sûretiyle insanların irşâdı ile meşgûl oldu.
Şeyh Hâlid Zibârî onun halîfesi ve dâmâdıdır. Dâmâdı olunca onu kendine vekil etmek istedi. Ancak o bunu kabûl etmeyip medrese hocalığı yapmak istediğini bildirdi. Bu hususta uzun müddet ısrar etti. Kabul ettiremedi... Bir gün talebelerine; "Hazırlık yapınız. Yarın oradaki ve çevresindeki insanları irşâd için Basret köyüne gideceğiz" dedi. Âdeti üzere bir hafta Aynî köyünde bir hafta da Basret köyünde ikâmet ederdi. İhtiyarlayıp gidip gelemeyecek hâle gelinceye kadar bu âdetine devâm etti. Bu sebeple o havâlinin irşâd işini Hâlid Zibârî'ye vermek istiyordu...
Pekçok mürîdinin de bulunduğu bu yolculukları sırasında, namaz vaktinde namaz kılmak ve istirahat için bir akarsuyun başında durdular. Bu sırada şeyhlerinin ve Peygamber efendimizin rûhâniyetinden yardım isteyerek talebesi Şeyh Hâlid Zibârî'nin kalb gözünün açılması ve halîfelik teklifini kabûl etmesi için duâ etti. Şeyh Hâlid Zibârî bu sırada bir ağaç altında bir müddet uyumuştu. Uyandığında yüzünde bir nûr parlıyordu. Hocası onun güzel bir rüyâ gördüğünü anlayıp ne gördüğünü sordu. O da; "Rüyâmda Şeyh Hâlid Cezerî'yi gördüm. Bana hırka giydirdi kalb gözüm açıldı. Sizin emrinize uymamı, râzı olmamı söyledi" dedi. Sonra Basret köyüne gittiler. Orada kendi yerine Şeyh Hâlid Zibârî'yi halîfe tâyin etti. İnsanlara İslâmiyeti anlatmakla vazîfelendirdi. Bunun üzerine o da Basret köyüne yerleşti. İrşâdı o havâlide, Siirt ve Mardin çevresine kadar yayıldı.
Vefâtı yaklaşınca, evladlarına ve talebelerine yaptığı vasiyetinde Aynî köyünün batısındaki tepenin üzerine defnetmelerini söyledi. Kabri üzerine üstü açık, kubbesiz türbe yapmalarını ve kubbe yerine türbenin ortasına o bölgede meşhur olan bıttım ağacı dikmelerini söyledi.