Mehmed Behâeddîn Efendi

Bu dünya malları, mülkleri geçicidir ve aldatıcıdır. Bugün senin ise, yarın başkasınındır. Âhırette ele girecekler ise sonsuzdur ve dünyada iken kazanılır. Bu birkaç günlük hayat, eğer dünya ve âhıretin en kıymetli insanı olan, Muhammed aleyhisselâma tâbi olarak geçirilirse, saadet-i ebediyye, sonsuz necât, kurtuluş umulur. Yoksa, Ona tâbi olmadıkça, her şey hiçtir. Ona uymadıkça, her yapılan hayır, iyilik burada kalır, âhırette ele bir şey geçmez.
Resûlullaha uymak şerefine kavuşmak için, dünyada olan her şeyden yüz çevirmek lâzım olmaz. Böyle yapmak çok zor olur. Eğer, farz olan zekât verilir ise, dünya mallarının hepsi terk edilmiş demek olur. Böylece insan dünyanın zararından kurtulmuş olur. Çünkü, bir malın zekâtı verilince, o mal zarardan kurtulur. Demek ki, dünya malını zarardan korumak için ilâç, o malın zekâtını vermektir...
ÂLİMLERİN KIYMETİNİ BİLMELİ
Demek ki, aklı olan, her işini İslâmiyete uygun yapmak için çok çalışmalıdır. Âlimlerin, sâlihlerin kıymetlerini bilmeli, onlara saygı göstermeli, edebli davranmalıdır. İslâmiyetin yayılması için, elinden geleni yapmalıdır. Nefslerinin istekleri ardı sıra koşanları, bid'at sahiplerini adam yerine koymamalı, onları kıymetsiz, aşağı tutmalıdır. Bid'at sahibine kıymet veren, İslâmiyeti yıkmaya yardım etmiş olur..."