Mehmed Kâmil Efendi

Ubeydüllah-i Ahrâr hazretleri buyurdu ki: Kalbe gelen bütün keşifleri, hâlleri bize verseler, fakat kalbimizi Ehl-i sünnet i'tikâdı ile süslemeseler, kendimi mahv olmuş ve hâlimi harâb bilirim. Bütün harâblıkları, felâketleri üzerime yığsalar, lâkin kalbimi Ehl-i sünnet vel-cemâ'at i'tikâdı ile şereflendirseler, hiç üzülmem...
Evliyâya hâsıl olan hâller, keşifler, eğer Peygamber efendimize tâbi olmakla berâber ise, nûr üstüne nûr olur ve İslâmiyyetin incelikleri, esrârı hâsıl olmaya başlar. Sahâbe-i kirâmın hepsi ve Selef-i sâlihin ve Meşâyıh-ı müstakim-ül ahvâl, böyle idi...
FİTNEYE SEBEP OLMADAN!..
Emr-i ma'rûf iki sûret ile yapılır: Birincisi, söz, yazı ve her nevi yayın vâsıtası iledir. Bunu yaparken, bilgi az ise ve şahsa, âdetlere, kanûnlara dikkat ve riâyet edilmezse, fitneye sebep olabilir. İkinci yol, hâl ile, İslâmın güzel ahlâkına uyarak, nümûne olmaktır. Herkese tatlı dil, güler yüz göstermek, kimseyi incitmemek, kimsenin malına, ırzına göz dikmemek, kanûnlara uymak, vergilerini, borçlarını ödemek, en tesirli, en faydalı nasihat yapmak olur. Bunun içindir ki, (lisân-ı hâl, lisân-ı kalden entaktır) demişlerdir..."