Mest Üzerine Mesh Edilmesi Hakkında
Abdest alırken ayakları yıkamak yerine, hiç özür ve zarûret olmasa bile, yaş el ile, bir kerre, mest üzerine mesh edilmesi, erkek için de, kadın için de câizdir. Peygamberimiz "sallallahü aleyhi ve sellem" mubârek ayaklarına mest giyip, bunların üstüne mesh etti ve câiz olduğunu da söyledi.
Gusül abdesti alırken veyâ teyemmüm ederken, mest üzerine mesh edilmez. Mest, ayağın yıkaması farz olan yerini örten, su geçirmez ayakkabı demektir. Mest, büyük olup da, parmaklar, mestin ucuna kadar gitmez ve mesh, boş yer üzerine rastlarsa câiz olmaz. Mestin ağız kısmı geniş olup, yukarıdan bakınca, ayak görünürse zararı olmaz. Mestin, bir saat yol yürüyünce, ayaktan çıkmayacak şekilde sağlam ve ayağa uygun olması lâzımdır.
Mestli kimsenin, abdesti bozulunca, bu abdestsizlik, abdest uzuvlarına yayılırken, ayaklara değil, mestlere yayılır. Mestlerin hadesten temizlenmesi de, meshetmekle olur. Demek ki, mestler abdestsizliğin ayaklara geçmesine mâni olmaktadır. Yalnız ayaklarını yıkayıp, mest giyen bir kimse, sonra diğer uzuvlarını yıkayıp abdestini tamamlasa, sonra, abdesti bozulsa, sonra abdest alırken, bunlar üzerine mesh edebilir. Çünkü, mestleri giyerken, tam abdest almış olmak şart değildir. Fakat, abdesti bozulduğu zaman, bozulan abdestin, tam alınmış olması şarttır. Meselâ, teyemmüm ederek, mest giydi ise, suyu görünce, bozulan abdesti tam olmadığından, su ile abdest alırken, mesh edemez. Ayaklarını da yıkar.
Özür sâhibi olan kimse, tam abdest alıp, özür akmadan önce, mestlerini giyerse, sonra abdesti özürle bozulsa da, yirmidört saat mesh edebilir. Özrü aktıktan sonra giyerse, yalnız o namaz vakti içinde mesh edebilir.
Mest üzerine mesh müddeti, mukim olan için, yirmidört sâattir. Misâfir için, üç gün üç gece, yani yetmişiki saattir. Bu müddet, mesti giydiği zaman değil, mest giydikten sonra, abdesti bozulduğu zaman başlar.
Özür sâhibi için mesh müddeti, namaz vakti çıkıncaya kadar olduğu (Fetâvâ-i Hayriyye)de yazılıdır. Özür sâhibi, özre sebep olan şeyi durduğu zamân, abdest alıp, o şey tekrâr başlamadan önce, mestlerini giyse, tahâret-i kâmile ile giymiş olur.