Mevlânâ Ibn-i Ömer

Mevlânâ Ibn-i Ömer

"Her kim Allaha ve âhıret gününe imân ederse, komşusuna iyilik etsin! Her kim Allaha ve âhıret gününe imân ederse, misâfirine ikramda bulunsun! Her kim Allaha ve âhıret gününe imân ederse, ya hayır söylesin veya sussun."

"Kimin canı bir şey arzu eder ve kendi arzusuna aldırış etmeyerek başkasını kendi üzerine tercih ederse, Allahü teâlâ O'nu mağfiret eder (affeder)."

Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) Kendisine eziyet eden müşriklere karşı dahi çok merhametliydi. Uhud gazâsında mübârek dişi şehid edilip, mübârek yüzünden yaralandığı zaman, Eshâb-ı Kirâm çok üzüldüler ve dediler ki: "Yâ Resûlallah! Onlara bedduâ etmeyecek misiniz?" Peygamber efendimiz de; "Ben, la'netleyici olarak gönderilmedim. Ben, ancak (Hakka) çağırıcı ve rahmet olarak gönderildim" buyurdular ve "Allahım, kavmime hidâyet eyle. Çünkü onlar bilmiyorlar" buyurarak duâda bulundular. Hattâ bir defasında harpte, Eshâb-ı Kirâmdan ayrılmış, bir ağacın altında istirahat buyuruyorlardı. Gavres İbn-il-Hâris adında bir müşrik, aniden O'nu öldürmek için gelip kılıcını çekti. Peygamber efendimizin başucunda durup, "Söyle bakalım, şimdi seni benim elimden kim kurtaracak?" dedi. Resûlullah efendimiz de, "Allahü teâlâ!" buyurdular. O ânda adamın elinden kılıcı düşüverdi. Peygamber efendimiz de kılıcı alarak ona, "Ya seni şimdi elimden kim kurtaracak?" buyurdular. O kimse çok korktu, titredi ve yalvarmaya başladı. "Ne olur beni öldürme! İntikamını alsan da, intikam alanların en hayırlısı sen ol!" dedi. Bunun yalvarmasına dayanamayan Peygamber efendimiz, onu bağışlayıp salıverdi. Adam koşarak kavmine geldi, dedi ki:

"Şu ânda, insanların en hayırlısı olan kimsenin yanından size geldim" dedi...

İnsanlardan Bir Sıkıntı Gelirse, Affedin!

Vehbi Tülek

İlimleriyle Dalâlete Düşen Kimseler!

Vehbi Tülek

Yaşayan Maşuktur, âşık Bir Ölüdür

Vehbi Tülek

Kalan Günlerinin Kıymetini Bil

Vehbi Tülek

Tamah Eden, Dâimâ Sıkıntı Içinde Yaşar!

Vehbi Tülek