Molla Ayas Hazretleri

Meşrû'ât, ya'ni ibâdetler, ya'ni Müslümânlara yapılması emr olunan şeyler, dört kısımdır: Farz, vâcib, sünnet, nâfile. Allahü teâlânın açık olarak bildirdiği emrlerine (Farz) denir. Açık olmayıp, zan ederek anlaşılan emrlerine (Vâcib) denir. Farz veyâ vâcib olmayıp, Resûlullah efendimizin kendiliğinden emrettiği veyâ yaptığı ibâdetlere (Sünnet) denir. Bunları devâmlı yaparak, nâdiren terk etmiş ve terk edenlere bir şey dememiş ise, (Sünnet-i hüdâ) veyâ (Müekked sünnet) denir. Bunlar, İslâm dininin şi'ârıdır. Ya'ni, bu dine mahsûsturlar. Başka dinlerde yokturlar...
EDÂ, KAZÂ VE NÂFİLE...
Vâcibleri terk edeni görünce, terk etmesine mâni olurdu. Kendisi ara sıra terk etmiş ise, (Sünnet-i gayr-ı müekkede) denir. Müekked sünneti, özürsüz olarak devâmlı terk etmek mekrûh olur. Küçük günâh olur. Allahü teâlâ, bütün ibâdetlere sevâb vereceğini vadetti. Söz verdi. Fakat, ibâdete sevâb verilmesi için, niyyet etmek lâzımdır. Niyyet, emre itâat ve Allahü teâlânın rızâsına kavuşmak için yaptığını kalbinden geçirmek demektir. [Bu üç kısm ibâdeti belli zemânlarda yapmaya (Edâ etmek) denir. Zamânında yapmayıp, zamân geçtikten sonra yapmaya (Kazâ etmek) denir. Edâ veyâ kazâ etdikten sonra, kendiliğinden tekrâr yapmaya (Nâfile ibâdet) denir. Farzları ve vâcibleri nâfile olarak yapmak, müekked sünnetleri yapmaktan dahâ çok sevâb olur..."