Molla Yegân
Dört halifenin birbirinden yükseklikleri, hilâfetleri sırası iledir. Çünkü, doğru yolda olan âlimlerin hepsi diyor ki, (Peygamberlerden "aleyhimüssalevâtü vetteslimât" sonra, insanların en üstünü, Ebû Bekr-i Sıddik "radıyallahü anh" hazretleridir. Ondan sonra, Ömer-ül-Fârûk "radıyallahü anh" hazretleridir). Efdâl olmak, ya'ni üstünlük, bu fakire göre fazileti, meziyyeti, iyi sıfatları çok olmak değildir. Önce imâna gelmek, din için herkesten çok mal vermek ve cânını tehlikelere atmaktır. Ya'ni dinde, sonra gelenlere, üstâd olmaktır. Sonra gelenler, her şeyi, öncekilerden öğrenir. Bu üç şartın hepsi, Sıddik "radıyallahü anh" hazretlerinde toplanmışdır... Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtına yakın, buyurdu ki: (Bana malını, cânını, Ebû Bekr kadar çok fedâ eden, başkası yoktur. Eğer, dost edinseydim, elbette Ebû Bekr'i dost edinirdim.)Bir hadis-i şerifte buyurdu ki: (Benden sonra Peygamber gelmeyecektir. Eğer gelseydi, elbette Ömer Peygamber olurdu). Emir [Ali] "radıyallahü anh" buyurdu ki: (Ebû Bekr ile Ömer'den, her biri, bu ümmetin en yükseğidir. Beni onlardan üstün tutan, iftirâcıdır. İftirâ edenler dövüldüğü gibi, onu döverim.)
"EMÎR HAKLI İDİ; FAKAT!.."
Eshâb-ı kirâm "aleyhimürrıdvân" arasında olan fikir ayrılıklarını, iyi sebeplerden dolayı bilmelidir. Bu ayrılıkları, nefsin arzûları, mevki, rütbe, sandalye kapmak, başa geçmek sevgisinden değildi. Çünkü, bütün bunlar nefs-i emmârenin kötülükleridir. Onların nefsleri ise, insanların en iyisinin "aleyhi ve aleyhimüssalevât" sohbetinde, karşısında tertemiz olmuştu. Şu kadar var ki, Emirin "radıyallahü anh" hilâfeti zamânında olan muhârebelerde, o haklı idi. Ondan ayrılanlar, hatâ etti. Fakat, ictihâd hatâsı olduğundan, bir şey denemez. Nerede kaldı ki, fâsık denilsin!"