Mûsâ bin Mâhîn hazretleri vefât ettiğinde, o çocuk otuz yaşında olduğu hâlde, aynı fesâhatle konuşuyordu.
Bu mübarek zat buyurdu ki:
"İyi olan, Allah adamları ile birlikte bulunmak, hayırlı bir iş yapmaktan daha iyidir, bunun gibi kötülerle ve İslâm düşmanlarıyla bulunmak, kötü bir iş yapmaktan daha kötüdür. İnsana en çok zarar veren günâh, kendi gibi olan insanları aşağı görmektir."
"Allahü teâlâyı ibâdetler içinde en çok râzı eden ibâdet, zayıf ve mazlûmları sevindirmek ve rahatlatmaktır. İhtiyaç sâhibini hayal kırıklığına uğratmayan kimse, hakîkî derviştir. Cehennem ateşinin söndürülmesinin en iyi yolu, açı doyurmak, susuz olanın susuzluğunu gidermek, ihtiyaç sâhibinin ihtiyâcını görmek ve sefâlet içinde bulunanla dostluk kurmaktır."
"Sabır, şikâyet etmeksizin üzüntüye katlanmak ve sıkıntılara göğüs germektir."
"Ârif, ölümü dost, rahatlığı da düşman görür. Allahü teâlâyı devamlı hatırlamayı en büyük saâdet bilir. Başının üstünde dolaşan ölümü düşünerek son yolculuğu için hazırlığını tam yapar."
“Bir kimsede şu üç haslet bulunursa, o kimse Allahü teâlânın dostudur, sevgili kuludur. Birincisi; cömertliktir, çünkü cömertlik bir deryâdır. İkincisi, şefkattir. Şefkat, güneş gibi aydınlatıcıdır. Üçüncüsü, tevâzudur. Tevâzu, toprak gibidir (toprakta gül biter)."
"Muhabbetin alâmeti itâat etmektir. Muhabbette gevşeklik olmaz."
"Senelerce ilim ve mârifet taleb edip, dergâhta kaldım. Neticede, hayret ve heybet buldum. Böylece kurb, Allahü teâlâya yakınlık menziline ulaştım. Dünyâ ehlini, dünyâya düşkün olanları, dünyâ ile meşgûl buldum. Âhıreti düşünen âhiret ehlini mahcûb buldum. Tasavvuf ehli ve takvâ sâhibi olduğunu iddiâ eden sahtekârlardan uzak durup, yüz çevirdim."