Muhammed Nasûhî Efendi

Muhammed Nasûhî Efendi
GÖZYAŞLARI HİÇ DİNMEZDİ...
Halvetiyye yolunun şeyhlerinden olan Karabaş Ali Efendi diye de bilinen Ali Atvel hazretlerinin hizmetine giren Nasûhi Efendi, uzun süre riyâzet ve mücâhedelerden sonra, keşf ve kerâmet sâhibi olgun bir veli oldu. Muhammed Nasûhi haramlardan şiddetle kaçar, şüpheli korkusuyla mübahların çoğunu terk ederdi. Dünyâya hiç meyletmez, Allahü teâlânın korkusundan gözünden yaş eksik olmazdı. Uzun ömründe hep insanların âhiret kazancı için uğraştı. Hocası Ali Atvel hazretleri tarafından icâzet, diploma verilerek insanlara İslâmiyetin emir ve yasaklarını anlatmak ve talebe yetiştirmekle vazifelendirildi. Hocasının emriyle Mudurnu'ya giderek insanlara Allahü teâlânın emir ve yasaklarını anlatarak onların dünyâda ve âhirette saâdete, mutluluğa kavuşmaları için gayret etti. Mudurnu halkından pekçok kimse onun sohbetinde bulunarak feyzinden istifâde etti. On bir sene müddetle Mudurnu'da kalan Muhammed Nasûhi Efendi, birçok talebe yetiştirdi. Hocasının emri üzerine İstanbul Üsküdar'a döndü. Üsküdar'da bulunduğu sırada iki sene müddetle Doğancılar Meydanına yakın Çakırcı Hasan Paşa ve Süleymân Paşa câmilerinde halka vaaz ve nasihat ederek onlara Allahü teâlânın ve Resûlünün rızâsına kavuşturan yolun esaslarını anlattı. Pekçok kimse vaaz ve sohbetleri sebebiyle hidâyete erdi...

"BU VASİYYETİMİ UNUTMA!"
Nesûhi hazretlerinin dostlarından biri anlattı: "Bülbül Deresi diye bilinen bir dağda, kimsenin işine karışmayan, haram işlememek için insanlardan uzak yaşamaya gayret eden bir zât vardı, ömrünün sonlarına doğru bir arkadaşına; 'Artık dünyâ hayâtım bitmek üzeredir. Vefât ettiğimde cenâzemi yıkamak, namazımı kılmak, kabre koymak ve telkinimi vermek üzere Nesûhi hazretlerinin vekil olmasını istirhâm ediyorum. Bu vasiyyetimi unutma ki, başkaları bu işlerimi yapmak isterlerse mâni olasın. Vefâtımı ve vasiyyetimi ona bildirmene lüzum yok. Ona Allahü teâlâ bildirir' dedi...
Aradan günler geçti. Bu zâhid vefât etti. Dediği gibi Nesûhi hazretleri, o vefât ettiği gün talebeleriyle geldi. Kabrini kazdırıp, cenâzesini yıkadı, namazını kıldı, kabre koydu ve telkinini verdi."

El Helâl Kârda, Gönül Ise Hakîkî Yârdadır

Vehbi Tülek

Gelen Belalara Sabırlı Hatta Şükredici Olmalı

Vehbi Tülek

Kişiyle Alay Etmenin Sonu Pişmanlıktır

Vehbi Tülek

İnsanlarla Uğraşmakta Hayır Ve Fayda Yoktur

Vehbi Tülek

Ey Mahmûd! Uzat Elini Seni Yukarı Çekeyim

Vehbi Tülek