Muhyiddîn-i Arabî
Fen ve din ilimlerinde yetiştiMuhyiddin-i Arabi hazretleri, gittiği yerlerde büyük âlimler ile görüşüp, onlardan ilim öğrenmek sûretiyle, fen ve din ilimlerinde en iyi şekilde yetişti... Tefsir, hadis, fıkıh, kırâat gibi pekçok ilimlerde büyük âlim oldu. Tasavvufta, Ebû Midyen Magribi, Cemâleddin Yûnus bin Yahyâ, Ebû Abdullah Temim, Ebü'l-Hasan ve Seyyid Abdülkâdir-i Geylâni hazretlerinin rûhâniyetinden feyz aldı, yüksek derecelere kavuşup, meşhûr oldu. Mekke'de bulunduğu sırada "Fütûhât-ı Mekkiyye" adlı eserini yazdı...
Muhyiddin-i Arabi hazretleri, Şam'da, kalbi para sevgisiyle dolu bir grup kimseye; "Sizin taptığınız, benim ayağımın altındadır" dedi. Orada bulunanlar bu sözü anlayamadılar. 1240 (H.638) Rabi'ul-âhir ayının 28. Cumâ günü, yetmiş sekiz yaşında iken Şam'da fâni dünyâdan âhirete irtihâl etti. Vefat etmeden hemen önce "Sin, Şın'a gelince, Muhyiddin'in kabri meydana çıkar" buyurdu.
Büyüklüğünü anlayamadılar...
Bu mübarek zat Sâlihiyye'de defnolundu. Şam halkı, onun büyüklüğünü anlayamadıkları için kabrinin üzerine çöp döktüler. Osmanlı Sultânı Yavuz Sultan Selim Hân Şam'a geldiğinde; "Sin, Şın'a gelince, Muhyiddin'in kabri meydana çıkar" sözünün ne demek olduğunu anladı. Kabrini araştırıp buldurdu. Çöpleri temizleterek, kabrin üzerine güzel bir türbe, yanına bir câmi ve imâret yaptırdı. Ayrıca Muhyiddin-i Arâbi'nin vefâtından önce ayağını yere vurarak, "Sizin taptığınız, benim ayağımın altındadır" buyurduğu yeri tesbit ettirip, orayı kazdırdı. Orada küp içinde altın çıktı. Bundan, "Siz, Allahü teâlâya değil de, paraya, mala mülke tapıyorsunuz" demek istediği anlaşıldı...