Münafık Ebû Azze El Cumehi'nin Sonu!
İŞİ İYİCE AZITTILAR!...Münafıklar, işi iyice ileri götürdüler. Toplanmışlar, Resulullahı yeriyor, türlü türlü tasarılar yapıyorlar. Bir gün Sevgili Peygamberimiz, mesciddeler. Herkes; münafıklar da orada...
Resûlullah efendimiz buyurdular ki:
- Aranızdan bazıları toplanarak dinimizi ve O'nun Peygamberini kötülediler. Şimdi onlar kalkıp tövbe etsinler; tövbelerine şahid olalım...
Fakat hiç kimse yerinden kıpırdamadı... Sevgili Peygamberimiz, aynı mubarek cümlelerini iki kere daha tekrarladılar; ama neticesiz bekleyiş... Bunun üzerine Resûlullah efendimiz, münafıkların her birine tek tek ismen hitap ederek, "sen kalk", "sen kalk", "sen kalk" buyurdular. Tam otuzaltı kişi ayaktaydı... Hepsini de yine şaşılacak bir sabırla ikaz ediyorlar:
-Allah'tan korkunuz!..
Bir gün Kâinatın Efendisi, mescidde aziz gönül dostları Eshab-ı kiramla sohbet buyuruyorlar. Münafıklardan bir kısım da oradalar; cemaatin arka taraflarında. Resulullah'ın sohbeti anlaşılmasın diye aralarında yüksek sesle konuşuyorlar. Peygamber efendimiz seslerini kısmaları için ikaz ediyorlar. Evet çeneleri susuyor ama; bu defa da birbirlerine sokularak sırnaşıklık ve fiskosa başlıyorlar. Efendimiz;
- Şunları mescidden çıkarın, buyurdular. Mübarek sahabiler bütün münafıkları, bağırtı-çağırtılarına bakmadan mescidden sürüp çıkardılar...
ONU, İKİNCİ DEFA AFFETMEDİ!..
Uhud'dan dönüşte, Peygamber efendimiz yolda münafıkların azgınlarından Ebû Azze el Cumehi'yi yakaladı. Resûlullah efendimiz onu Bedir'de esir etmişti. Sonra onu lütfederek öldürtmemişti.
Peygamber efendimize şöyle dedi: "Yâ Muhammed, beni bu sefer de affet" Resûlullah efendimiz de şöyle buyurdu:
"Mümin, yılan deliğinden iki kere ısırılmaz. Vallahi bundan sonra artık sen Mekke'de Muhammed'e iki kere hile ettim diyemeyeceksin! Ey Zübeyr, bunun boynunu vur!"
Ve azgın münafık Ebû Azze el Cumehi, Zübeyr hazretlerinin kılıcıyla cehennemi boylar...