Yüksek pederim Şah Veliyyullah hazretleri, Hüccetullah-il-Bâliğa adlı eserinde buyuruyor ki: Allahü teâlâya tazim ifade eden işlerden bazısı şunlardır: Allahü teâlânın huzûrunda yalvarıp yakarırcasına durmak. Bütün varlığı ile ona yönelmek. Bundan daha üstün tazim şekli ise, Allahü teâlânın huzûrunda en aşağı ve muhtaç bu hâlde durmak, başını öne eğmektir. Çünkü başı yukarıya kaldırmak, tekebbür, kibirlenmek alametidir. Bu, insanların yaratılışında, tekebbürü ifâde eden bir harekettir. Başı yukarıya kaldırmamak yani başını önüne eğmek ise hudû’ ve itaat manasını ifade eder. Bundan da daha üstün tazim şekli, insanın en şerefli azası olan yüzünü yere sürmesi yani Allahü teâlâya secde etmesidir.
Namaz şu üç şeyden ibarettir, 1- Allahü teâlânın azametini ve büyüklüğünü düşünerek kalbin hudû ve huşû hâlinde olması, 2- Dilin, Allahü teâlânın azamet ve kibriyasını (büyüklüğünü) söylemesi. Kulun hudû ve huşû üzere olması, Allahü teâlânın azamet ve kibriyâsını, celâlini, ifâde etmesi hâlinde en yüksek şeklidir. 3- Azaları, bu huşû ve hudû hâline göre bulundurmak, ona göre hareket etmek. En faziletli namaz bu üç tazim şekliyle kılınan namazdır. Namaz, kulu Allahü teâlâya yaklaştıran amellerin en kıymetlisidir. Rükû ve secde de, tazim ifade eden fiillerdendir. Bunlardan herbiri diğerini takviye eder. Namaz müminin mirâcıdır. Mümini uhrevî tecellîlere hazırlar. Namaz, Allahü teâlânın sevgisini, muhabbetini ve rahmetini kazanmaya büyük vesiledir. Resûlullah efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”; “Çok secde etmem lâzımdır” buyurdu. Namaz kılmak lezzeti bir müminde yerleşince, artık o kimse Allahü teâlânın nûruna dalar. Namaz o kimsenin hatâ ve günahlarına keffâret olur. Çünkü iyilikler, kötülükleri yok eder. Allahü teâlâyı tanımak için namazdan daha fâideli birşey yoktur. Bilhassa namaz, kalb huzûru ve ihlâsla kılınırsa çok kıymetli olur. Nefsin akl-ı selime itaat etmesi husûsunda, namazdan daha fâideli birşey yoktur.