Nasipli Talebe Bedreddîn Serhendî
"Niyetinin sevâbını alırsın..."İmâm-ı Rabbâni, Mektûbât'ın üçüncü cildini tamamlayıp, dostlara birkaç tâne daha mektûb yazınca, Bedreddin Serhendi içinden; "Dördüncü cildin toplayıcısı bu fakir olsa..." diye niyetlendi. (Nitekim birinci cildi Mevlânâ Yâr Muhammed Cedid, ikinci cildi Mevlânâ Abdülhay, üçüncü cildi Hâce Hâşim-i Keşmi toplamışlar idi.) Bir gün yalnızken hazret-i İmâm'a bu niyetini arz etti. Bir an sustular, sonra buyurdular ki:
-Vakit nerde, fırsat kime? Yakinen bilinmelidir ki, ömrümüz senelerden çıktı, günlere kaldı. Sen niyetinin sevâbını alırsın...
Bu konuşmadan birkaç gün sonra o, dünyâyı aydınlatan güneş, vefât etti.
Bedreddin Serhendi tasavvuf yoluna girdikten sonra, İmâm-ı Rabbâni'ye gönderdiği bir mektûbda şu hâllerini yazdı:
"Ne zaman bir kabre uğrasam, kabirdekinin hâli bildiriliyor. Azâb veya sıkıntıda, yâhut nimetler içinde olduğunu görüyorum. Bâzan da kabri karanlık veya aydınlık görüyorum. Bir büyüğün mezarının başına gidersem, Cennet'te nimetler içinde olduğu mâlûm oluyor. O azizin bana merhamet ve lütuflarını müşâhede ediyorum. Bâzan yüz çevirdikleri ve teveccüh etmedikleri de oluyor. Uzun yalvarmalardan sonra, ne için böyle davrandıklarını soruyorum ve öğreniyorum..."
"Allahü teâlâ beni seviyor"
İşte, böyle hallere vakıf olan bu mübarek zat, 1688 (H. 1099) senesinde Serhend'de vefat etti. Vefatı sırasında buyurdu ki:
"İmam-ı Rabbâni hazretlerinin teveccühü ile Resûl-i Ekrem efendimizin teveccühüne mazhar oldum. Bu mübarek teveccüh sayesinde Allahü teâlânın teveccühüne mazhar olacağımdan asla şüphem yoktur. Allahü teâlâ beni sevmeseydi, İmam-ı Rabbâni hazretlerine talebe yapmazdı..."