Necîbüddîn-i Şîrâzî

Her şeyi, Allahü teâlâ yarattı. Her şeyin sâhibi, mâliki Odur. Kullanmamız için izin verdiği şeyler, helâl olur. İzin vermediği şeye de, harâm denir. Meselâ, bir erkeğe, iki kız kardeşten birini nikâhla almayı helâl eyledi. İkincisini de almayı harâm etti. Harâm demek, sâhib ve hâlık olan Allahü teâlânın, bir şeyi kullanmaya izin vermemesi demektir. Helâl ise, o yasak düğümünü çözmek demektir. Bir şey, bir kimseye helâl, başka bir kimseye harâm olabilir.
GÜNAHTAN TEMİZLENMEDİKÇE!
Dünyâda harâm işleyen kimse, âhırette ondan mahrûm kalır. Burada helâl şeyleri kullananlar, orada, o şeylerin hakikatine kavuşur. Meselâ, bir erkek, dünyâda harâm olan ipeği giyerse, âhırette ipek giymekten mahrûm edilir. İpek ise, Cennet elbisesidir. O hâlde, bu günâhtan temizlenmedikçe, Cennete giremez demektir. Cennete girmeyen de Cehenneme girer. Çünkü, âhırette, bu ikisinden başka yer yoktur..."