Nene Hatun

Nene Hatun
Bir anda bütün Erzurum duymuþtu, bu kara haberi. Ve bir anda bütün Erzurum þahlanıvermiþti. Tüfeði olan tüfeðini kaptı, olmayan eline ne geçirdi ise; tırpan, kazma, kürek, sopayı alıp sokaklara döküldü. Erkekli, kadınlı bütün Erzurum halkı Aziziye'ye doðru koþmaya baþladı.Þehrin kenar bir mahallesindeki mütevazi bir evde oturan taze bir gelin vardı. Bir gün evvel, aðabeyi Hasan cepheden aðır yaralı olarak eve getirilmiþ ve birkaç saat önce, bu taze gelinin kolları arasında can vermiþti. Kocası cephede idi.Minarelerden yükselen "Moskof Aziziye'ye girdi" seslerine, seferber olup koþanların uðultuları karıþıyordu. Taze gelin, bu kara haberi duymuþ gibi aðlamaya baþlayan üç aylık bebeðini emzirip, uyuttu. Usulca onu beþiðine bıraktı ve heyecan dolu bir sesle: "Seni bana Allah verdi, ben de seni Allah'a emanet ediyorum yavrum" diye mırıldandı.Sonra þehit kardeþinin döþeðine seðirtti. Ölüyü alnından öptü: "-Seni öldüreni öldüreceðim ben de" dedi, kin dolu bir sesle.Ve masanın üzerinden satırı kapmasıyla, kapıdan dıþarı fırlaması bir oldu. O da çılgınca Aziziye'ye doðru koþmakta olan kadınlı-erkekli, taþlı-sopalı kalabalıðın arasına karıþtı.Bütün Erzurum, o Dadaþlar diyarı þahlanmıþtı. Erzurum halkı bir sel gibi akıyordu, canın dan aziz saydıðı Aziziye Tabyası'na doðru.Aziziye'ye yerleþmiþ bulunan Moskof, tabyaya yaklaþmakta olanlara karþı yaylım ateþine geçince, bir hayli Erzurumlu kırıldı. Onların kırılıþını görmek, ayakta kalabileni büsbütün þahlandırmıþ ve tabyanın demir kapılarına gülle gibi yükselen kalabalık, bir anda içeri doluvermiþti. Demir kapılar bile dayanamamıþtı bu olaðanüstü imân karþısında.Aziziye'de boðaz boðaza kanlı bir dövüþtür baþladı. Balta, tırpan, kazma ve sopası olmayan pençeleriyle Moskofun gırtlaðına yapıþıyordu. O toplu tüfekli ordu, tam bir bozguna uðramıþtı bu ilahi þahlanıþ karþısında. Türk demeye dili dönmeyen Moskof askerleri Osmanlıyı da kısaltıp, sadece "Osman"a çevirmiþlerdi. Baþı dara gelen "Osman teslim" deyip canını kurtarmaya bakıyordu. Baþka bir zaman olsaydı, Türk'ün merhameti galebe çalardı belki. Fakat bu zaman, baþka zamanlardan çok farklıydı. Aziziye'nin dıþında ve içinde kadınlı, ihtiyar lı, çocuklu yüzlerce Erzurumlu, kanlar içinde yatıyordu. Onlara ateþ açanlar acımıþlar mıydı?Ne "Osman"ı dinleyen oldu, ne de "teslim"e kulak asan". Taze gelin de elinde satırı, karþısına çıkan Moskof'un kafasına, suratına indiriyordu. Þehit düþen aðabeyinin acısını, bin Moskof'u öldürse içinden atamazdı.2000'e yakın Moskof askeri öldürülmüþ ve Aziziye kurtarılmıþtı. Düþmanın geri kalan kısmı, selameti atlarına atlayıp kaçmakta bulmuþtu. Onları takip etmek için Erzurum'lunun atı yok, fakat ne lazım, ruhlar kanatlıdır. Kaçan atlıyı kovalayan yaya, yine de yakalayıp haklamayı biliyordu.Yaralılar arasında taze gelin de vardı. Elinde satırı ile dövüþürken aldıðı bir yaranın tesiriyle o da kanlar içinde yere yıkılmıþtı. Fakat yaralı olarak, baygın halde bulunduðu zaman dahi elindeki kanlı satırını sıkı sıkıya kavramıþ, bırakmıyordu hırs dolu pençelerinin arasından.Adı Nene idi taze gelinin. O günden sonra da bütün Erzurum'un tanıyıp saydıðı kiþilerin arasına katıldı. Doksansekiz yıllık ömrü boyunca bütün Erzurumlulara Moskof'un Aziziye'de nasıl tepeleniþini anlattı. Fakat kendinden birkaç kelime ile bahsetti. Ölümünden bir yıl önce kendisini ziyaret eden NATO Baþkumandanı'na "Ben o zaman icâp eden þeyi yapmıþtım. Bugün de icâp ederse anı þeyi yaparım" demiþ ve Amerikalı generali kendine hayran bırakmıþtı

İnsanlara Allah Için Nasîhatte Bulun

Vehbi Tülek

Şükür, Nimeti Değil, Onu Vereni Görmektir

Vehbi Tülek

Dünyâ Için, Dünyâda Kalacağın Kadar Çalış!

Vehbi Tülek

Resûlullah Efendimiz Eshâbı Ile Şakalaşırdı

Vehbi Tülek

Nil'in Suları Azalmış Ve Kıtlık Başlamıştı

Vehbi Tülek