Nimetlerin En Büyüğü Nefsten Kurtulmaktır
"Nefis, bir ateş gibidir; yanar durur. Bir yandan söndürülse de başka taraftan parlar. Nefis hep böyledir. Bir taraftan yola getirilse, öbür yandan kötü iz yine görünür. Nefse uymaktan kurtulmak, dünyâ nimetlerinin en büyüğüdür. Çünkü nefis, Allahü teâlâ ile kul arasındaki perdelerin en büyüğüdür."
"İnsanın nefsi ölmeden kalbi hayat bulmaz. Hakikat, nefsin ölümünden ibârettir."
"Allahü teâlâyı anmak, O'nunla berâber olmak ve O'na ibâdet etmek husûsunda gayretli olunuz. Eğer bunu kendi kendinize başaramıyorsanız, O'nunla berâber olmak ve O'na ibâdet etmek husûsunda başarılı olan kimselerle yâni velilerle sohbet ediniz, birlikte olunuz. Bunların sohbetindeki bereket ve feyiz, sizi aziz ve celil olan Allahü teâlâya yaklaştırır."
"Bir kimse, Allahü teâlâ ile arasındaki mânevi haller âleminde, sadâkati, doğruluğu ve bağlılığı esas alırsa, bu sadâkati onu halka, yaratılmışlara meyletmekten korur."
"Ölüm, âhiret kapılarından bir kapıdır. Bu kapıdan geçmeyen Allahü teâlâya kavuşamaz."
"Gaflet, gaflet ehlinin işi olduğu gibi, dünyâya önem vermek ve ona bel bağlayarak imâr etmek de gaflet ehlinin işidir. Ancak her dünyâya çalışan gaflet ehli sayılmaz. Dünyâ ehli bir sanat ehlidir. Bir sanat ehli, yaptığı sanatla kullara faydalı olmayı niyetine almalıdır. İş böyle olunca, ona gaflet ehli denmez. Ancak dünyâya gönül verip, onu elinde toplamak isterse, dünyâ ehli olur ve gaflet ehli sayılır. Yaptığı sanatla kullara faydalı olmayı niyetine alan kimse, hem dünyâyı hem de âhireti imâr etmiş olur."
"İnsanların en hayırlısı, haklı olsa bile, karşısındakine sen haklısın diyebilendir."
"Aklı olan kimse, ihtiyâcı olduğu kadar konuşur, fazlasından vazgeçer. Kim kendine konuşmayı âdet edinmişse, ne kadar sussa yine konuşan kimselerden sayılır."
"Kim kitaba yâni Kur'ân-ı kerime ve Peygamber efendimizin sünnetine tâbi olursa ve bir de bütün işlerinde Eshâb-ı kirâma uyarsa, sevap alma işinde hemen hemen Eshâb-ı kirâm ile bir olur. Eshâb-ı kirâmın üstünlüğü Peygamber efendimizi görmüş olmaları sebebiyledir."
Ömrünün sonuna doğru Nişâbur bölgesine gelen Ebubekr Tamistâni hazretleri orada 951 (H.340) senesinde vefât etti.