Nizâmeddîn Evliyâ'yı Üzenlerin Hazin Sonu!
MÜBAREĞİN KALBİ KIRILMIŞTI...Denilen gün ve yerde toplanıldı. Yapılan münâzarada Nizâmeddin Evliyâ'nın naklettiği hadis-i şerifleri diğer âlimler kabûl etmedi. Mübareğin kalbi kırıldı. Dergâhına dönen Nizâmeddin Evliyâ, üzgün bir şekilde talebelerine şöyle dedi:
"Delhi âlimlerinin ve saray adamlarının, içi, bize karşı kıskançlık ve düşmanlıkla kaynıyor. Münâzarada bana karşı açıkça saldırmalarından bu anlaşılıyor. Ayrıca onlar, Peygamber Efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) hadis-i şeriflerini dinlemeyi de reddettiler. Bunun gibi itirâzı gayri kâbil olan şeylerle münâkaşa etmeye, ancak Peygamber efendimizin hadisine inanmayanlar cesâret edebilirler. Sultânın yanında bunlar, hadislerin en sahihini bile kabûl etmeyi reddederek mağrûr bir edâ ile konuştular. İçinde, böyle mağrûrâne ve yanlış yollara sürükleyen münâzaraların yapıldığı şehir, nasıl parlak vaziyette kalabilir? Onun tuğlaları bir gün yıkılıp birbirine çarparsa şaşmamak gerekir...
"KADILAR HAKKI SÖYLEMİYOR!"
Sultan ve ona bağlı âlimler, kâdılar hakkı söylemiyorlar. Bu şekildeki âlim ve dini liderlerindeki inanç noksanlığı sebebiyle, Allahü teâlânın cezâsının; kıtlık, salgın hastalık ve sürgün şeklinde bu şehre gelmesinden korkarım..."
Gerçekden de, bir süre sonra, Delhi'de büyük bir kıtlık oldu. Arkasından, salgın hastalık yayıldı. Halk çok zorluk çekti. Sultan ve yardakçılarının hepsi, bu hastalık ve kıtlıkta öldüler.