O Kâinatın Efendisi Zamanın Güneşidir

O Kâinatın Efendisi Zamanın Güneşidir

Allahü teâlâ her şeyden önce, sevgili Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâmın mübarek nurunu yarattı. Nûr-ı Muhammedi, Âdem aleyhisselâmın kalbi ve cesed-i şerifi yaratılınca, iki kaşı arasına kondu. Adem aleyhisselâm kendisine ruh verilince, alnında yıldız gibi parlayan bir nur olduğunu farketti. Bu nur, Âdem aleyhisselâmdan itibâren temiz babalardan ve temiz analardan geçerek, Peygamber efendimize kadar geldi. Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem, Kureyş kabilesinin Hâşimoğulları kulundandır. Babası Abdullah'dır. Onun da babası Şeybe'dir. Peygamberimizin dedesi olan Şeybe, Medine'de doğdu. Şeybe, Muttalib'in kölesi anlamına gelen Abdülmuttalib lakabıyla meşhûr oldu. Abdülmuttalib'in alnında, Allahü teâlânın habibi Muhammed aleyhisselâmın nuru parlar, etrafına hayırlar, bereketler saçardı. Hanif dininde olup, müslüman idi. Bu din, dedelerinden İbrahim aleyhisselâmın dini idi. Bu sebeble, hiçbir zaman puta tapmadığı gibi yanlarına bile yaklaşmadı. Kâbe'nin etrafında Allahü teâlâya dua eder. İbâdetini yapardı. İki cihanın efendisi olan Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâmın nurunu alnında taşıyan Abdullah doğduğunda, kitab ehli birbirine; "Âhir zaman Peygamberinin babası Mekke'de dünyâya geldi" diye haber verdiler. Abdullah bulûğ çağına ulaşınca, gerek ahlâkının, gerekse yüzünün güzelliği ile insanlar arasında seçkin bir şahıs oldu. Uzak yakın herkes, ona kızını vermek için yarışa girdi. Nice hükümdarlar, Abdülmuttalib'e gelerek kızlarını oğluna alması teklifinde bulundular ve böyle olduğu takdirde her fedâkârlığa katlanacaklarını bildirdiler. Abdülmuttalib ise, Beni Zühre kabilesinin büyüğü Vehb'in kızı Âmine'nin hüsn-ü cemâlini, iffet ve hayasını, dinine bağlılığını işitmişti. Zâten akraba idiler. Nihayet on sekiz yaşında bulunan oğlu Abdullah'ı, on dört yaşındaki Vehb'in kızı Âmine ile evlendirdi. Server-i Âlem sallallahü aleyhi ve sellem efendimizin, mübarek nuru, annesine geçtiği zaman kurtlar, kuşlar birbirlerine; "Kâinatın efendisinin dünyâyı teşrifleri yaklaştı. O, yeryüzünün emini, zamanın güneşidir" diyerek müjde verdiler. O gece, Kâbe'deki bütün putlar yüz üstü düştü.

Yaşayan Maşuktur, âşık Bir Ölüdür

Vehbi Tülek

Kalan Günlerinin Kıymetini Bil

Vehbi Tülek

Tamah Eden, Dâimâ Sıkıntı Içinde Yaşar!

Vehbi Tülek

İmândan Güzel Bir Nîmet Yoktur

Vehbi Tülek

Günah Işlemek, Ölümü Unutmanın Alâmetidir

Vehbi Tülek