Ömer Bin Abdülazîz
Onu çekemediler!..Ömer bin Abdülaziz'in sulh ve sükûn içindeki idâresini çekemeyen fitneciler, ehl-i bid'atten Hâriciler ve menfâati zedelenenler Halifeyi ortadan kaldırmak için hizmetçisini kandırarak, onu zehirlettiler. Zehirlendiğinde doktor çağırdılar. Doktor:
-Buna zehir verilmiş. Bunun için ben bunun hayatı hakkında teminat veremem, dedi. Ömer bin Abdülaziz gözünü açarak;
-Bana değil, zehir verilmeyenlere de yaşayacaklarına dair teminat verme! dedi. Doktor;
-Zehir verildiğinin farkında mısın? diye sordu.
-Evet, mideme inince anladım, dedi. Doktor;
-O hâlde hemen tedâviye başlayalım, dedi ise de, mübarek insan bunu reddederek;
-Tedâvisi kulağımın ardında olsa da elimi kaldırıp onu almam. Rabbime ulaşmak benim için daha iyidir, dedi...
Ölüm döşeğine yatınca ağlamaya başladı. Etrafındakiler;
-Senin için ağlanacak ne var, Allahü teâlâ seninle nice sünnetleri ihyâ etmiştir. Adâletin ise son haddine yükselmiştir, dediler. O tekrar ağlayarak;
"Ben o kimseyim ki!.."
-Değil mi ki Allahın huzurunda bütün bu milletin hesabını vermek için durdurulacağım. Hepsi hakkında âdil davranabildiğimden emin değilim, yaptığım kusurlar da ayrı. Elbette bunlar için korkar ve ağlarım, diyerek yine ağladı...
Ölüm anı yaklaştığı vakit;
-Beni oturtun, dedi. Oturttular. Üç kere şöyle söyledi:
"Ben o kimseyim ki bana emirlik verdin, ben kusur ettim. Beni nehyettin, ben ise isyân ettim!.."
Sonra da; "Lâ ilâhe illâllah, ibâdete lâyık ancak Allah'tır" dedi ve ruhunu teslim etti...