Ömer Bin Muhammed Kalşânî

Ömer Bin Muhammed Kalşânî

Hazreti Ali (radıyallahü anh) zırhını kaybetmişti. Onu aradı, fakat bulamamış, Kûfe'ye gelmişti. Zırhını bir Yahudi'nin elinde gördü. Hazreti Ali (radıyallahü anh) Yahudi'ye, "Ey Yahudi! Bu zırh benimdir. Onu ne sattım, ne de kimseye verdim. Sende nasıl oluyor?" buyurdu. Yahudi de hayır bu, benim zırhım, diye cevap verdi. O zaman Hazreti Ali, gel kadıya gidelim buyurdu. İkisi beraber Kâdı Şüreyh'in yanına gittiler. Hazreti Ali, Şüreyh'in yanına oturdu. Yahudi ise Şüreyh hazretlerinin karşısına oturdu. Hazreti Ali buyurdu ki: "Eğer hasmım (mahkemelik olduğum şahıs) zımmi (gayrimüslim vatandaş) değil de, Müslüman olsaydı, mecliste onunla beraber otururdum. Bu zımmi ile beraber oturmayışımın sebebi şu: Resûlullah'tan (sallallahü aleyhi ve sellem) işittim. Buyurdular ki: "Allahü teâlâ, onları aşağıladığı gibi, siz de onları aşağılayınız, hor ve hakir tutunuz."

Kâdı Şüreyh dedi ki: "Ey mü'minlerin emiri! Buyurun. Konuşun. Hazreti Ali: "Yahudi'nin elindeki zırh benim. Onu birisine ne bağışladım ve ne de sattım. Şüreyh "Ey Yahudi, sen ne dersin?" Yahudi: "Bu zırh benim ve şimdi de benim elimdedir." Şüreyh: "Ey mü'minlerin emiri! Delil gösteriniz." Hazreti Ali: "Âzâdlı kölem Kanber ve oğlum Hasan, o zırhın benim olduğuna şahiddirler." Şüreyh hazretleri: "Oğulun babaya şahidlik etmesi caiz değildir. Hem Cennetlik bir kişinin şahitliği de caiz olmaz. Resûlullah buyuruyor ki "Hasan ve Hüseyin Cennetlik gençlerin efendileridir..."

Bu konuşmaları dinleyen Yahudi: "Mü'minlerin emiri beni kendi hakimine götürdü. Ancak hakimi onun aleyhine hüküm verdi. Böyle bir adâleti ancak hak bir dine inananlar yapabilir" dedi ve şehâdet kelimesini "Eşhedü enlâ ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlüh" (Allahü teâlâdan başka ilâh yoktur. Muhammed Allahü teâlânın kulu ve resûlüdür, Peygamberidir) söyleyerek, Müslüman oldu. Sonra da;

"Ey mü'minlerin emiri, bu zırh senin zırhındır. Senin devenden düşmüştü de, onu ben almıştım" dedi. Sonra Hazreti Ali, Nehrevan'a Haricilerin üzerine giderken bu zat da onunla beraber gitti. Orada şehid oldu...

İlimleriyle Dalâlete Düşen Kimseler!

Vehbi Tülek

Yaşayan Maşuktur, âşık Bir Ölüdür

Vehbi Tülek

Kalan Günlerinin Kıymetini Bil

Vehbi Tülek

Tamah Eden, Dâimâ Sıkıntı Içinde Yaşar!

Vehbi Tülek

İmândan Güzel Bir Nîmet Yoktur

Vehbi Tülek