Onlar, Katıksız Ekmek Gibidir
"Zekeriyyâ Ensâri, ilimde akranları arasında yüksek mertebeye ulaştı."
Kendisi anlatır: "Bir gün Hızır aleyhisselâm, hocam Ali Darir Nebtiti ile beraber bulunuyorlardı. Hocam Ali Darir, Hızır aleyhisselâma asrın âlimlerini ve benim onlardan olup olmadığımı sorunca; 'Evet onlardandır. Fakat onda iyi olmayan bir husûs var' dedi. Fakat bunu açıklamadı. Ben hocama, Hızır aleyhisselâmı bir dahaki sefer gördüğünde, o bende bulunan hoş olmayan şeyin ne olduğunu sormasını, bundan tövbe etmek istediğimi söyledim. Hızır aleyhisselâm hocamın yanına geldiği zaman, hocam Hızır aleyhisselâma benim hoşa gitmeyen durumumu sorunca, o da şöyle cevap vermiş: 'Vâlilere bir husûs için mektup yazdığında, mektubu götüren şahsa, bu mektubun Şeyh Zekeriyyâ'dan geldiğini söyle diyor. Kendisine Şeyh diyor...' Bunun üzerine o günden sonra bu kelimeyi ağzıma almadım. O günden sonra vâlilere bir mektup göndereceğim zaman mektubu götürene; 'Vâliye, size bu mektubu fakirlerin hizmetçisi Zekeriyyâ gönderdi" demesini söylerdim..."
Zekeriyyâ Ensâri'nin bir şiirinin tercümesi şöyledir:
"İlâhi! Günahım çok. Senin kapından başka gidecek kapım yok./İlâhi! Ben günahkâr kulunum, ne ilmim var, ne amelim. Senden başka yardımcım yok./İlâhi! Hatâlarımı azaltmam için bana yardım eyle./İlâhi! Ben hatâ ve kusurlarımdan dolayı senden çok hayâ ediyorum./İlâhi! Günahlarım yedi derya gibi pekçoktur. Fakat senin affın yanında onlar azıcık bir damla gibi kalır./İlâhi! Eğer senin affının genişliğine ve kerim olduğuna dâir ümidim olmasa idi, benden meydana gelen hiçbir hatâya sabır ve tahammül edemezdim./İlâhi! Hâşimi kabilesinden olan habibin Muhammed aleyhisselâmın hürmeti için, beni azâbından kurtar./Çünkü ben senin azâbından çok korkuyorum. Lütfunla ve güzel affın ile bana muâmele eyle./Son nefeste bana lütuf ve ihsân eyle..."
Zekeriyyâ Ensâri buyurdu ki: "Evliyânın sohbetlerine katılmayan ve gitmeyen bir fıkıh âlimi, yenen katıksız ekmeğe benzer."