Bıçakla tavuğu alan talebeler süratle yayıldılar ve kendilerine göre gizli birer yer bularak, tavukları kesip getirdiler. Fakat, o hakkında dedikodu yaptıkları "Onun bizden ne farkı var" dedikleri talebe, hayli zaman olmasına rağmen ortalıkta görünmüyordu. Erken gelenler kendi aralarında konuşuyorlardı:-Hocanın huzuruna çıkmaya yüzü yok ki, kesip gelsin! Kimbilir şimdi nerelerde dolaşıyor, şeklinde laflar ediyorlardı. O talebe, hayli bir zaman sonra elinde canlı tavuk olduğu halde kesmeden çıkıp geldi. Tavuğu kesip gelenler ona gülmeye başladılar:-Bir tavuğu kesmeyi becerememiş, diyorlardı. Üftade Hazretleri sordu:-Herkes kesip geldiği halde, sen nerede kaldın? Hep seni bekliyoruz, bu zamana kadar neredesin?...O zaman daha talebelik yıllarını yaşamakta olan ve daha sonra da büyük bir mürşid olacak olan Aziz Mahmud Hüdai Hazretleri şöyle cevap verdi:-Hocam, sizi beklettiğim için ayrıca özür diliyorum. Lakin ben nereye gittiysem, beni kimsenin göremeyeceği bir yer bulamadım. En kapalı bir yer dahi bulsam, iyi biliyorum ki, Allah Celle Celalühu beni mutlaka görüyordu. Ve böylece oradan oraya, oradan oraya koştum. Sizin emrinizi yerine getiremeden geriye geldim, dedi. Tabi bu hadiseden sonra hocalarının neden onu çok sevdiğini ve onunla daha fazla ilgilendiğini anladılar. Arkadaşları, onun kemalatına gıpta ettiler.