Osmanlı âlimlerinden Muslihuddîn Tavîl
"DİNLE, İYİ DİNLE!.."Sohbetlerinde buyurdu ki:
"Dinle, iyi dinle! Vehb bin Münebbih anlatır: Ka'b-ül-Ahbâr, mescidde arka saflarda durur. Ona; 'Bunun altında hangi sır gizlidir?' diye sordular. Buyurdu ki: 'Tevrâtta okudum ki, Muhammed aleyhisselâmın ümmetinden öyle insanlar vardır ki, onlardan biri başını secdeye koyunca, başını secdeden kaldırıncaya kadar, Allahü teâlâ onun arkasında olanı magfiret eder. Ben de hepsinden geride dururum, umarım ki, öyle birisinin secdesiyle benim işim görülsün..."
"Derler ki, bir gün bir genç, zengin bir kadının kapısına geldi ve; 'Ben ona âşık oldum' dedi. Bu haberi kadına ulaştırdılar. Kadın onu çağırdı ve onunla konuşmaya başladı. 'Sakın bir daha bu sözü söyleme!' dedi. 'Edemem ki' dedi. 'Sana iki bin gümüş vereyim' dedi. 'Yapamam' dedi... On bin gümüşe kadar çıkardı. Genç, on bin gümüşü duyunca râzı oldu. Kadın bu durumu görünce, onun dilini kesmelerini emretti ve; 'Bizi sevdiğini iddiâ edip de, bize değil malımıza râzı olanın cezâsı budur' dedi..."
HASIR ÜZERİNDE KIRK GÜN!..
"Bir kimse, bir dervişe gidip; 'Birkaç gün seninle berâber olayım' dedi. 'Ben olmasam kiminle olacaktın?' diye sordu. 'Allahü teâlâ ile' dedi. 'Benim olmadığımı kabûl et ve şu anda Allah ile ol' buyurdu..."
Muslihuddin Tavil, Bursa'da Şeyh Tâceddin Efendinin kabri yanına bir hasır serip, kırk gün müddetle sabah namazı vaktinde gelip, o hasırın üzerinde Yâsin sûresini okuyup ibâdet etti. Kırk gün tamâm olunca vefât edip, o hasırın bulunduğu yerde defnolundu...