Osmanlı Sultanı Ii. Murad Han
Kendi arzusuyla tahtı bıraktı!Sultan II. Murad Han'ın çok sakin bir kişiliği vardı. Ve kendi arzusu ile tahtını oğluna bırakarak dinlenmeye çekildi. Bunu fırsat bilen düşmanın Balkanlar bölgesinde ülke topraklarını tekrar almak istemeleri üzerine iktidarı yeniden ele aldı. Özellikle II. Kosova Meydan Muharebesi'ni kazanması, devletin Balkanlar bölgesinde güçlenmesini sağladı. Düşmanlarla yaptığı savaşlarda başarı sağladıktan sonra iktidarı tekrar oğlu II. Mehmed Han'a (Fatih) bıraktı.
İkinci Murad Han, ince ruhlu, hassas lütufkâr, adil, merhametli, sözüne sadık, cesur ve tedbir sahibi, kumanda kabiliyeti yüksek bir devlet adamı idi. On iki yaşında şehzade iken başlayan muharebe hayatı vefatına kadar devam etti. Devlet işleri ile yakından ilgilenen Murad Han İslamiyet'in yayılması için her şeyini fedaya hazırdı.
Murad Han, ilmi sohbetleri sever, âlimleri himaye eder ve onların ihtiyaçlarını karşılardı. Haftanın iki gününü ilim meclisinde sohbetle geçirirdi. Kendisinin de ilmi ve ibadeti çok; zühd, vera ve takvası pek fazlaydı. Oğlunu ve kızlarını evlendirdikten sonra, bir gün veziri Çandarlı İbrahim Paşaya dönmüş;
"Geriye iman ile gitmek kaldı!"
- Koca Çandarlı! Bu dünyada arzulanan nedir ki? Oğul evermek, kız çıkarmak mı?!... Bunları Allahü tealanın izniyle yerine getirdik. Geriye iman ile gitmek kaldı, demişti.
Vefat ederken, veziri Halil Paşa'ya şunları söyledi:
"Tahtın vârisi Mehmed'dir. Onun vazifesi Kostantiniyye'yi almaktır. Bütün malım, parmağımdaki yüzüktür. Helal malımdır. Satıla ve parası bitinceye kadar başucumda Kur'an-ı kerim okuna!.."