Osmanlının Ilk Şeyhülislâmı: Şemseddîn Fenârî
Burada "Somuncu Baba" diye tanınan Hâmid-i Aksarâyi hazretlerinden de ilim ve feyiz aldı. Sonra hacca gitti, bu sırada Medine-i münevverede vefât eden, Şâh-ı Nakşibend'in halifesi Muhammed Pârisâ'nın cenâze namazında bulundu. 1424 (H.828) yılında Sultan İkinci Murâd Hân, onu ilk şeyhülislâm olarak tâyin etti. Bu vazifeyi, adâlet ve hak üzere altı sene yaptı.
Bursa kadılığını da yürüten Molla Fenâri hazretleri, bir mahkeme esnâsında, Sultan Yıldırım Bâyezid Hân'ın şâhidliğini dahi kabûl etmemiştir. Şöyle ki:
Mahkemede dâvâ konusu olan bir hâdisenin şâhidi olarak pâdişâhın da dinlenmesi icâb etmişti. Kâdı Molla Fenâri, huzûrunda duruşmaya çıkan Pâdişâhın şehâdetini, İslâmiyetin aradığı şâhidlik şartlarından biri kendisinde bulunmadığı için reddetmişti. O da, namazlarda Pâdişâhın cemâatte görülmemesiydi. Çünkü dinimizde, cemâat ile namaz kılmayı terk edenin mahkemedeki şâhidliği makbûl değildir... Bunun üzerine Yıldırım Bâyezid Han hemen oturduğu sarayın yanına bir câmi inşâ ettirerek, beş vakit namazı, cemâati hiç terk etmeden kılmağa başladı...
Şemseddin Fenâri'nin ömrünün sonlarına doğru gözlerine perde geldi. Göremez oldu. Bir süre sonra, bir gece rüyâsında Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimiz; "Tâhâ sûresini tefsir eyle!" diye buyurdukta; "Yüksek huzûrunuzda, Kur'ân-ı kerimi tefsir etmeye gücüm olmadığı gibi, gözlerim de görmüyor" demişti. Peygamberlerin tabibi olan Resûlullah efendimiz mübârek hırkasından bir parça pamuk çıkarıp, mübârek tükrüğü ile ıslattıktan sonra gözleri üzerine koydu. Molla Fenâri uyanıp, pamuğu gözlerinin üstünde buldu, kaldırınca, görmeye başladı. Allahü teâlâya hamd ve şükretti. Pamuk ipliklerini saklayıp, öldüğü zaman gözleri üzerine konmasını vasiyet etti. Gözlerinin açılmasının bir şükrânesi olarak, ikinci defâ hacca gitti. Bu esnâda Mısır'a ve Kudüs-i şerife de uğradı. Birçok âlim ile sohbet edip onlardan istifâde ederek döndü. 1431 (H.834) senesinde Bursa'da vefât etti...