Rabbin Için Namaz Kıl Ve Kurban Kes
Resûlullah efendimize (sallallahü aleyhi ve sellem) buğzeden kimseler, oğlu Hazreti Kâsım vefât edince "ebter" dedikleri zaman, Allahü teâlâ teselli ve müjdelemek için, âyet-i kerime indirdi. Hazreti Kâsım, Peygamber efendimizin ilk evlâdıdır. İki sene veya 17 ay yaşadı. Peygamberlik bildirilmeden önce vefât etti. Peygamberlik gönderildikten sonra da vefât ettiği rivâyet edilir. Ancak ilk vefât eden evlâdıdır. Kureyş kabilesi erkek evlâdı kalmayan kimse hakkında; "falan zürriyetten mahrûm, kaldı manasında "Betere fülânün" derlerdi. Peygamber efendimizin de oğulları vefât etti. Âs bin Vâil; "Muhammed zürriyetten mahrûm kaldı" dedi. Bir gün mescidin kapısından girerken, Resûlullah efendimiz çıkıyordu. O esnada karşılıklı konuştular. As daha sonra çıkınca, Kureyş'in ileri gelenleri ne konuştuklarını ve kiminle konuştuklarını sordular. As bin Vâil de; "Şu ebterle konuştum" dedi. Bunun üzerine Kevser sûresi nâzil oldu. Meâli şerifi şöyledir;
"(Ey Resûlüm), gerçekten biz sana (Cennetteki Havzı) kevseri, pek çok hayırları verdik. O hâlde, (buna şükür olarak) namaz kıl ve kurban kesiver. Doğrusu, sana (evlatsız, nesli kesik deyip) dil uzatandır, hayırsız nesli kesik..."
Bu sûreye "Nahr" sûresi ismi de verilir. "Rabbin için namaz kıl ve kurban kes!" meâlindeki âyet-i kerimedeki "namaz kıl" lafzından. Kurban Bayramı namazı anlaşıldığını; İkrime, Atâ ve Katâde bildiriyorlar. Sûrenin Medine-i münevverede nâzil olması bunu kuvvetlendiriyor. "Kurban kes" lafzından; deve, sığır ve koyun hayvanlarının boğazlanması anlaşılıyor.
Peygamber efendimiz veda haccında, malının en iyisinden yüz tane dişi deve kurban etti. Bunlardan yetmiş tanesini kendi eliyle kesti. Otuz tanesini de Ali (radıyallahü anh) kesti. Namaz ve kurban kesmek birlikte zikredildi. Çünkü, namazda bütün ibâdetler toplanmıştır ve dinin direğidir. Kurban kesmekte ise, fakir ve ihtiyâçlılara yemek yedirmek ve kul hakkına riâyet etmek vardır. Bu iki haslet Allahü teâlâya karşı ibâdet etmektir.