Râhibin Tarif Ettiği Gibiydi

Râhibin Tarif Ettiği Gibiydi
Selmân-i Fârisi "radıyallahü anh" Müslümân olmadan önce birçok râhip ile sohbet etmiş, pek çok patriğin hizmetinde bulunmuştu. Her biri ömrünün sonunda başka bir râhibin yanına gitmesini vasiyet etmişti. Yanında bulunduğu son râhibin de, vefâtı yaklaşınca, sizden sonra kimin yanına gideyim, diye sordu. O râhip dedi ki:

"Şu ânda yeryüzünde sohbetinde bulunacağın ve sana hayır gelecek bir kimse bilmiyorum. Fakat, âhir zaman Peygamberinin gönderilmesi yaklaştı! O Peygamber İbrâhim aleyhisselâmın dini üzere olur. O iki taşlık arâzi arasında ve hurma ağacının bol olduğu bir yerde bulunacaktır. İki kürek kemiği arasında nübüvvet mührü vardır. Hediyeyi kabul eder. Sadakayı kabul etmez..."

Selmân-ı Fârisi "radıyallahü anh" o râhibin vasiyeti üzerine Arabistân'a gitmek üzere yola çıktı... Sonunda Medine'ye ulaştı. Resûlullah efendimiz "sallallahü aleyhi ve sellem" Medine'ye hicret ederken Kubâ'da konakladıkları sırada, Selmân-ı Fârisi "radıyallahü anh" yanına bir şeyler alıp, Resûlullahın huzûruna gitti. Götürdüğü şeyleri bunlar sadakadır diyerek takdim etti. Resûlullah efendimiz, Eshâbına, siz yiyiniz, buyurdu ve kendisi yemedi. Selmân-ı Fârisi kendi kendine alâmetin birisi ortaya çıktı, dedi. Bundan sonrasını kendisi şöyle anlatmıştır:

"Resûlullah efendimiz Kubâ'dan Medine'ye gelince yine yanıma bir şeyler alıp huzuruna gittim. Bunlar hediyedir, dedim. Resûlullah efendimiz Eshâbıyla birlikte o hediyeden yediler. Kendi kendime ikinci alâmet de tamam dedim. Sonra bir defasında daha huzûruna vardım. Resûlullah Baki Kabristânı'nda Eshâbından birinin cenâzesinde idi.

Üzerinde biri ridâ, biri de izâr olmak üzere iki gömlek vardı. Ben nübüvvet mührünü göreyim diye yakın durdum. Resûlullah efendimiz beni nübüvvet mührünü görsün diye mübârek omuzundan ridâsını indirdi. Nübüvvet mührünü gördüm. Tam râhibin bana tarif ettiği gibi idi. Elimde olmayarak eğilip, nübüvvet mührünü öptüm ve ağladım.

Resûlullah efendimiz beni huzûruna çağırdı. Varıp oturdum. Başımdan geçen hâdiseleri birer birer anlattım. Hoşlarına gitti. Eshâb-ı kirâmın da bunları duymasını istedi..."

Merkebin Yükü Nedir Bir Sor Bakalım

Vehbi Tülek

İnsanlardan Bir Sıkıntı Gelirse, Affedin!

Vehbi Tülek

İlimleriyle Dalâlete Düşen Kimseler!

Vehbi Tülek

Yaşayan Maşuktur, âşık Bir Ölüdür

Vehbi Tülek

Kalan Günlerinin Kıymetini Bil

Vehbi Tülek