Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimiz ile tevessül etmek, yani onun hürmetine Allahü tealadan istemek iyi olur. Nişâpûrî’nin bildirdiği hadis-i şerifte, (Âdem "aleyhisselâm" hatâ edince, yâ Rabbî! Muhammed aleyhisselâm hakkı için beni af ve mağfiret et dedi. Allahü teâlâ da, Muhammed aleyhisselâmı daha yaratmış değilim. Sen Onu nasıl tanıdın buyurdu. O da, yâ Rabbî! Beni yaratıp ruh verdiğin zaman, başımı kaldırdım. Arş'ın kenârlarında, lâ ilâhe illallah, Muhammedün resûlullah yazılmış gördüm. Kullarının içinde en çok sevdiğinin ismini, kendi isminin yanına koymuş olduğundan anladım dedi. Allahü teâlâ da, yâ Âdem! Doğru söyledin. Kullarım arasında en çok sevdiğim Odur. Onun hakkı için benden af dileyince, seni hemen affettim. Muhammed aleyhisselâm olmasaydı seni yaratmazdım buyurdu) buyurulmuştur.
Nesâî ve Tirmüzî bildiriyorlar ki: Resûlullahın yanına bir âmâ geldi. Gözlerinin açılması için duâ etmesini diledi. Resûlullah ona (İstersen duâ edeyim, istersen sabret. Sabretmek, senin için daha iyi olur) buyurdu. Duâ etmeni istiyorum. Beni güdecek kimsem yoktur. Çok sıkılıyorum deyince, (İyi bir abdest al! Sonra bu duâyı oku!) buyurdu: (Yâ Rabbî! İnsanlara rahmet olarak gönderdiğin sevgili Peygamberin ile sana teveccüh ediyorum. Senden istiyorum! Yâ Muhammed! Dileğimin hâsıl olması için Rabbime senin ile teveccüh ediyorum. Allahım! Onu bana şefaatçi eyle!)
Buhârînin haber verdiği hadis-i şerifte, (Kıyâmet günü, önce Âdem ile, sonra Mûsâ ile ve sonra Muhammed aleyhimüsselâm ile istigâse ederler) buyuruldu. Bundan başka, Resûlullah ile tevessül etmek demek, Onun duâ etmesini istemek demektir. Çünkü O, kabrinde diridir, isteyenin istediğini anlar.
Sahih haberde bildirildi: (Emîr-ül-müminin Ömer zamanında kıtlık oldu. Eshâb-ı kirâmdan birisi, Resûlullahın kabri yanına gelip, yâ Resûlallah! Ümmetine yağmur yağması için duâ eyle! Ümmetin helâk olmak üzeredir, dedi. Resûlullah, buna rüyâda görünüp yağmur yağacağını haber verdi. Öyle de oldu.