Riyâ, Gösteriş Demektir
Riyâ, bir şeyi olduğunun tersine göstermektir. Kısaca, gösteriş demektir. Kalp hastalıklarındandır. Kötü bir huydur. Âhiret amellerini yaparak, âhiret yolunda olduğunu göstererek, dünya arzularına kavuşmak demektir. Allahü teâlâ, Kur'ân-ı kerimde ve Resûlullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) hadis-i şeriflerinde, İslâm âlimleri de kitaplarında, riyânın kötülüğünü bildirmişlerdir. Mâ'ûn sûresinin dört, beş ve altıncı âyetlerinde meâlen (Gaflet ile, önem vermeden namaz kılan ve namazlarını halk yanında, nifâk ve riyâ ile kılıp, tenhâda terk edenler için şiddetli azap vardır) buyurulmuştur. Kehf sûresinin yüzonuncu âyetinde meâlen (Kim Rabbine kavuşmayı arzu ederse, amel-i sâlih işlesin ve Rabbine yaptığı ibâdette, Ona hiç kimseyi ortak koşmasın) buyurulmuştur. Bu âyet-i kerimeye göre, riyâ ile, yani gösteriş için ibâdet etmek, şirk hükmündedir. Çünkü, riyâ, gösteriş yapan, ibâdetinde, mâbuda bir başkasını ortak koşmaktadır. Bu manayı teyit ederek, Resûlullah efendimiz Eshâb-ı kirâma, (Sizin için en çok korktuğum şey, şirk-i asgara [küçük şirke], yakalanmanızdır) buyurdu. Eshâb-ı kirâm Yâ Resûlallah! Küçük şirk nedir? diye sordular. (Riyâdır) buyurdu. Diğer bir hadis-i şerifte, (Dünyada riyâ ile ibâdet edene, kıyâmet günü, ey kötü insân! Bugün sana sevap yoktur. Dünyada kimler için ibâdet ettin ise, karşılıklarını onlardan iste, denir) buyurdu. Riyânın zıddı, ihlâstır. İhlâs, dünya faydalarını düşünmeyip, ibâdetlerini yalnız Allah rızası için yapmaktır. Resûlullah efendimiz buyuruyor ki:
(Allahü teâlâ buyuruyor ki: Benim şerikim yoktur. Başkasını bana şerik eden, sevaplarını [vadettiğim karşılıklarını] ondan istesin. İbâdetlerinizi ihlâs ile yapınız! Allahü teâlâ, ihlâs ile yapılan amelleri [işleri] kabul eder.)
Muâz bin Cebel'i (radıyallahü anh) Yemen'e vâli olarak gönderirken, (İbâdetlerini ihlâs ile yap! İhlâs ile yapılan az amel kıyâmet günü sana yetişir) buyurdu. Başka bir hadis-i şerifte, (İbâdetlerini ihlâs ile yapanlara müjdeler olsun. Bunlar hidâyet yıldızlarıdır. Fitnelerin karanlıklarını yok ederler) buyurdu.