Saçaklı Şeyh
Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" buyurdu ki: (Alışverişte kolaylık gösterenlere, Allahü teâlâ, her işinde kolaylık gösterir). İhsânın en büyüğü, en kıymetlisi, fakirlere veresiye vermektir. Parası, malı olmayanın borcunu uzatmak, zâten vâcibdir. İhsân değil, adl ve vazifedir. Fakat, malı olup da, ziyân ile satmadıkça veyâ muhtâç olduğu bir şeyi satmadıkça, ödeyemeyecek bir hâlde olanların ödemesine zamân vermek ihsândır ve büyük sadakadır. Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" buyurdu ki: (Kıyâmette bir kimseyi hesâba çekerler ki, çok günâh işlemiş, hiç iyilik yapmamış. Sen dünyâda hiç iyilik yapmadın mı? derler. Hayır, yalnız çırağıma, (Fakir olan borçluları sıkıştırma! Ne zamân ellerine geçerse, o zamân vermelerini söyle. İstediklerini yine ver. Boş çevirme!) derdim. Allahü teâlâ (Ey kulum! Bugün sen fakir, muhtaçsın! Sen dünyâda benim kullarıma acıdığın gibi, bugün biz de sana acırız) buyurarak onu afv eder...
HER GÜN SADAKA SEVABI
Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Bir Müslümâna, Allah rızâsı için ödünç veren kimseye, her gün için sadaka sevâbı verilir. Fakirden, alacağını çabuk istemeyene, her gün için malın hepsini sadaka vermiş gibi sevâb verilir).
Büyüklerimizden öyle kimseler vardı ki, borcun getirilmesini arzû etmezdi. Her gün, o malı sadaka vermiş gibi sevâb kazanmayı tercih ederlerdi. Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Sadaka verilen her dirhem için on sevap, ödünç verilen her dirhem için ise, onsekiz sevap vardır. Çünkü, borç, ihtiyâcı olana verilir. Sadaka belki, ihtiyâcı olmayanın eline düşebilir.)