Sakın Hiç Kimseye Lânet Etme
Hâris el-Muhâsibi hazretlerine, "Allahü teâlâya muhabbetin, sevginin alâmeti nedir?" diye suâl edildi. Soru soran şahsa; "Senin bu hususta bir bildiğin var mı?" dedi. O zât: "Evet şu âyet-i kerimede meâlen; (Ey sevgili Peygamberim! Onlara de ki, eğer Allahü teâlâyı seviyorsanız ve Allahü teâlânın da sizi sevmesini istiyorsanız, bana tâbi olunuz. Allahü teâlâ bana tâbi olanları sever) buyrulduğunu biliyorum. Bu âyet-i kerimeden, Allahü teâlânın kullarını sevmesinin alâmetinin, Resûlullah efendimize tâbi olmak ve O'na uymak olduğunu, anladım" dedi. Hâris hazretleri bu cevâbı çok beğendi.
Bir defâsında ona, "zühd sâhibi insanların dereceleri nasıldır?" diye sordular. O da şöyle buyurdu: "Akıllarının derecesi ve kalblerinin temizliği kadardır. Zâhidlerin en üstünü, en akıllı olanıdır. En akıllı olanlar, Allahü teâlânın emirlerini iyi anlayıp, onları yerine getirmek için bütün güçleriyle çalışanlardır. Bunlar, dünyâya düşkün olmayıp, âhirete yönelenlerdir.
(Haram ve şüphelilerden sakınıp, mübahlara fazla dalmamak; dünyâdan yüz çevirip, âhirete yönelmekle olur.)
Hâris el-Muhâsibi hazretleri buyurdu ki: Nefsini hesâba çeken muhâsebe ehlinin belli hasletleri vardır. Bunları tecrübe ve tatbik edince, Allahü teâlânın ihsânıyla şerefli makamlara ulaşmışlardır. O hâlde kuvvetli bir azimle şu hususlara uy: 1) Doğru ve yalan yere yemin etme. 2) Yalan söylemekten sakın. 3) Zulüm bile yapmış olsa hiçbir kimseye lânet etme. 4) Vefâkâr olmak imkânı bulduğun müddetçe ahdinden dönme. 5) Ne sözle ne de hareketle hiç kimseye bedduâ etme. Yaptığın iyilik için mükâfât, karşılık bekleme. Allahü teâlânın rızâsı için tahammüllü ol. 6) Kâfir olsun, müşrik veya münâfık olsun, hiçbir kimsenin aleyhinde şâhidlik yapma. Halka karşı merhametli ol. Allahü teâlânın gazabından uzak kalmak için en uygun yol budur. 7) Ne içinden ne de dışından aslâ günah işlemeye yönelme, âzâlarının tamâmını günahtan uzak tut. 8) Hiç kimseyi incitme. İster az ister çok olsun veya ihtiyacın olsun yâhut da olmasın hiçbir hâlde kendi yükünü kimseye yükleme. 9) İnsanlardan hiçbir şey bekleme ve sâhip oldukları hiçbir şeye göz dikme. 10) Dünyâ ve âhirette makam ve izzet yüksekliği, Allahü teâlânın dilemesine, vermesine bağlıdır. Bu bakımdan kendini karşılaştığın hiçbir insandan daha üstün görme.