Allahü teâlânın sevdiği kulları olan velîler, yalnız iken de, herkesin yanında iken de, dînin emirlerinden kıl ucu kadar dahi ayrılmazlar. Allahü teâlâyı hiç hatırlarından çıkarmazlar. Her işlerinde, Allahü teâlânın rızâsını tahsil etmek için uğraşırlar. Gece namazlarına devam ederler. Bütün amellerinde riyadan şiddetle kaçınırlar. Geçmiş günahları için ağlarlar. Allahü teâlâya affı için yalvarırlar.”
Eshâb-ı kirâmdan Ebû Hüreyre (radıyallahü anh), yolda arkadaşlarına rastladı. Nereye gittiklerini sorunca, “Pazardan evin ihtiyâçlarını almaya gidiyoruz” diye cevap verdiler. Bunları dinleyen Hazreti Ebû Hüreyre, “Eğer mümkün olsa da, bana da ölüm alsanız. Allahü teâlâya kavuşma arzum pek ziyâdeleşti. Çok susadığımda, su içmeye olan ihtiyâcımdan çok, ölüme hasretim, ölüp, Allahü teâlâya kavuşmak bana çok tatlı gelmektedir” buyurdu ve ağlamaya başladı. Hem ağlıyor, hem de, “Ey benim Allahım! Sen beni gördüğün hâlde, ben seni göremiyorum...” diyordu. Öyle çok ağladı ki biraz sonra düştü, bayıldı.
Eshâb-ı kirâmdan Ubeyy bin Ka’b (radıyallahü anh) diyor ki:
Resûlullah efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) yanında oturuyordum. Bir köylü geldi. Kardeşinin ağır hasta olduğunu söyledi. Peygamber efendimiz “Hastalığı nedir?” buyurdu. O köylü “Cin çarpması” dedi. Resûlullah efendimiz “Kardeşini buraya getir” buyurdu. Kardeşi gelip oturdu. Resûlullah efendimiz, hastaya âyet-i kerimeler okudu. Hasta hemen iyi olup, kalktı.” [Hastaya okunan âyetler şunlardır: 1. Fâtiha sûresi, 2. Bekâra sûresi başından dört âyet, ayrıca 163. ve 164. âyetleri, Âyet-el-kürsî, yine bu sûrenin son üç âyeti (284, 285, 286), 3. Âl-i İmrân sûresinin 18. âyeti, 4. A’râf sûresinin 54. âyeti. 5. Mü’minûn sûresinin 116. âyeti, 6. Cin sûresinin 3. âyeti, 7. Saffât sûresinin başından on âyet. 8. Haşr sûresinin sonundaki üç âyet, 9. İhlâs sûresi, 10. Felâk sûresi, 11. Nâs suresi.]
Allahü teâlâ her şeyi bir sebep ile yaratıyor. Bir iş yapmak, bir şey elde etmek için, bu işin sebeplerine yapışmak lâzımdır.