Satılan Malın Kusurunu Gizlemek Helal Değildir
Esnaf, malın aybını, müşteriden gizlememeli, hepsini, olduğu gibi göstermelidir. Kusûru gizlemek, hiyânettir. Zâlim, âsi olmaktdır. Malın iyi tarafını göstermek, karanlıkda göstermek zulüm, hile olur. Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" buğday satan birisinin buğdayına, mübârek parmaklarını sokup, içinin yaş olduğunu görünce, (Bu nedir?) buyurdu. Yağmur ıslatmıştır deyince, (Niçin saklayıp göstermiyorsun? Hile eden, bizden değildir) buyurdu.
Birisi, üçyüz dirhem gümüşe bir deve sattı. Devenin ayağında ârıza vardı. Eshâb-ı kirâmdan "aleyhimürrıdvân" Vâsile bin Eska' orada idi. O ânda dalgın idi. Devenin satıldığını anlayınca, alanın arkasından koşup, devenin ayağı ârızalıdır dedi. Müşteri deveyi geri getirip, parasını aldı. Satıcı, satışımı niçin bozdun? deyince, Vâsile dedi ki: Resûlullahtan işittim. Buyurdu ki: (Satılan bir şeyin kusurunu gizlemek helal değildir. O kusuru bilip söylememek de, kimseye helâl değildir.) Vâsile yine dedi ki: Resûlullah bizden söz aldı ki, Müslümânlara nasihat edelim. Onlara merhamet edelim. Malın kusurunu saklamak, nasihat etmemek olur. Satıcıların kusur saklamamaları çok güçtür. Büyük cihâd demektir. Bu cihâdı kazanmak için, mal alırken dikkat etmeli, kusurlu mal almamalıdır. Eğer kusurlu mal alırsa, müşteriye söylemeyi niyet etmelidir. Eğer aldanırsa, ziyân etmiş olur. Başkasını da ziyâna sokmamalıdır. Kendisi, başkasına incinince, başkalarını da kendinden soğutmamalıdır.
Şunu iyi bilmelidir ki, hile ile rızk artmaz. Belki, malın bereketi gider. Hile ile azar azar biriktirilen şeyler, ânsızın gelen bir felâketle, birdenbire giderek geride yalnız günâhları kalır. Nitekim bir sütçü, süte su katardı. Bir gün, ânsızın sel gelip, ineği boğdu. Adam şaşkın bir hâlde düşünürken, çocuğu dedi ki: Katdığımız sular birikerek, gelip ineği götürdü. Resûlullah efendimiz buyurdu ki: (Ticârete hıyânet karışınca, bereket gider.) Bereket demek, az malın çok faydalı olması, çok işe yaraması demektir.