Selahaddin Eyyûbi
Haçlılar Kudüs'ü istilâ etmişlerdi... Pekçok Müslümanı kadın, çocuk ve ihtiyar demeden kılıçtan geçirdiler. Bu arada Mescid-i Aksa'yı yağmalayıp, tepelerine haçlar diktiler. İçerisine heykeller koyarak kiliseye çevirdiler. Sultan Selâhaddin "Kudüs işgal altındayken, ben nasıl gülebilirim ki?.." diyerek günlerce mahzun olarak yaşadı... Bu büyük mücahit komutan 1187 (H.583) senesinde Kudüs'ü Haçlılardan kurtarıp Mescid-i Aksa'dan haçları ve putları kaldırttı. Eski hâline getirip yeni bir mihrâb yaptırdı. Kudüs halkına çok iyi davrandı. Vergileri indirdiği gibi, Haçlıların kilise hâline çevirdikleri câmileri eski durumlarına getirdi...Selahaddin Eyyubi'nin ilme ve sanata karşı çok büyük bir sevgisi vardı. Önceleri bir hükümdar olmayı değil de, bir ilim adamı olmayı düşünmüştü. Alçak gönüllü, iyilik ve yardımsever, dürüst ve mert bir Müslümandı. Kısa zamanda kurduğu muazzam devlete ve zaferlere rağmen aslâ gurura kapılmadı. "Ben, Allah yolunun bir hizmetçisiyim" diyerek güzel bir ömür sürdü...
Selahaddin Eyyûbi, henüz 57 yaşında iken Şam'da vefat etmiştir.
> Vefat edeceğini anlayınca...
Hastalığı ağırlaşıp vefat edeceğini anlayınca, adamlarına kefenini vererek, bir mızrağın ucuna geçirmesini ve sokaklarda dolaştırarak şöyle bağırmalarını emretti:
"Ey ahali!.. Şarkın hakimi Sultan Selahaddin ölmek üzeredir ve ahirete ancak şu bez parçasını götürebilecektir."
Sınırları kısa sürede Mısır, Suriye, Güneydoğu Anadolu ve Arabistan'ın güneyine kadar genişleyen Eyyûbi Devleti, Selahattin Eyyûbi'nin ölümü üzerine hanedan üyeleri tarafından paylaşıldı (1193). Mısır'daki asıl kol, ordu komutanlarından Aybeg tarafından yıkıldı ve yerine Memlûkler devleti kuruldu (1250).