Şemseddin Eflaki

Şemseddin Eflaki
Sultanül-Ulemâ Muhammed Behâeddin hazretleri, üstadımız Mevlânâ Celâleddin-i Rûmi'nin babası olup, Resûlullah efendimizin birinci halifesi olan hazret-i Ebû Bekr-i Sıddik'in soyundandır. Zâhiri ve bâtıni ilimlerde öyle yüksek derecelere vâsıl oldu ki, iki cihânın güneşi, hürmetine yaratıldığımız Server-i âlem Sevgili Peygamberimiz ona rüyâsında "Sultân-ül-ulemâ=Âlimlerin Sultânı" lakabını verdi. Yüzlerce kerameti görüldü. Bunlardan biri şöyledir:
Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykûbâd, bir gün Sultân-ül-ulemâ Muhammed Behâeddin Veled hazretlerinin bütün halka vaaz ve nasihat vermesini ricâ etti. Kanii denilen yerde bir kürsi kuruldu. Bu yerin etrâfında mezarlık bulunmaktaydı. İnsanlar kürsinin etrâfında toplandılar. Kâriler (Kur'ân-ı kerimi ezberleyenler) Yâsin-i şerifi okuduktan sonra, Sultân-ül-ulemâ hazretleri bu sûreyi tefsir etmeye başladı. Kıyâmetin kopmasını, kabirden kalkmayı, mahşer meydanına toplanmayı, Güneş'in bir mızrak boyu yaklaşmasını, insanların grup grup ayrılmasını, defterlerin uçarak ele gelmesini, mizân terâzisini, sırat köprüsünü, cezâ ve mükafâtı uzun uzun anlattı...
Bunları inkâr edenlerin Cehennem'e, kabûl edip de, Ehl-i sünnet itikâdına uygun inanıp amel edenlerin, Cennet'e gideceğini bildirdi. Öyle anlattı ki, orada bulunanlar içinde ağlamadık kimse kalmadı. O kabristanda yatan bâzı kimseler, Allahü teâlânın emriyle kefenleri boynunda olduğu hâlde kabirlerinden çıktılar ve; "Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlühü" dedikten sonra; "Ey Allahın veli kulu! Senin bu anlattıklarının hepsi doğrudur. Biz bu hâlleri burada yaşıyoruz, hepimiz şâhidiz" dediler ve tekrar mezarlarına girdiler. Duâ edilirken de, her kabirden iki el çıkmış olduğu hâlde "âmin" sesleri duyuldu... Bu olanları, orada bulunan herkes hayretle görüp işitti.

İnsanlardan Bir Sıkıntı Gelirse, Affedin!

Vehbi Tülek

İlimleriyle Dalâlete Düşen Kimseler!

Vehbi Tülek

Yaşayan Maşuktur, âşık Bir Ölüdür

Vehbi Tülek

Kalan Günlerinin Kıymetini Bil

Vehbi Tülek

Tamah Eden, Dâimâ Sıkıntı Içinde Yaşar!

Vehbi Tülek