Seyyid Âbid Çelebi
Allahü teâlânın, kullarının nasıl olmasını istediği Kur'an-ı kerimde ne güzel açıklanmaktadır: Furkan sûresinin 63-69. âyet-i kerimelerinde meâlen, (Rahmânın [yâni kullarına acıması çok olan Allahü teâlânın faziletli] kulları, yeryüzünde gönül alçaklığı ve vakâr ile yürürler. Câhiller kendilerine sataştığı zaman onlara, (sağlık, esenlik size) gibi güzel sözler söyleyerek doğruluk ve tatlılıkla günahtan sakınırlar. Onlar, Rableri için, secde ve kıyâm ederek gecelerler. Onlar (Rabbimiz Cehennem azâbını bizden uzaklaştır. Doğrusu Onun azâbı devamlı ve acıdır, orası şüphesiz ne kötü bir yer ve ne kötü bir duraktır) derler. Onlar sarf ettikleri zaman, ne isrâf, ne de cimrilik ederler, ikisi ortası bir yol tutarlar ve kimsenin hakkını kesmezler. Onlar Allaha ortak koşmazlar. Allahın haram ettiği cana kıyıp, kimseyi öldürmezler. Zinâ etmezler). Ve 72-74. âyetlerinde, (Yalan yere şehâdet etmezler. Faydasız ve zararlı işlerden kaçınırlar. Böyle faydasız veya güçle yapılan bir işe tesâdüfen karışacak olurlarsa, yüz çevirip vakârla uzaklaşırlar. Kendilerine Allahın âyetleri hâtırlatıldığı zaman, körler ve sağırlar gibi görmezlik, dinlemezlik etmezler. Onlar, (Yâ Rabbi, bize zevcelerimizden ve çocuklarımızdan gözümüzü aydınlatacak sâlih kişiler ihsân et! Bizi, Allaha karşı gelmekten sakınanlara önder yap! diye yalvarırlar) buyurulmuştur...
Bundan başka, Sâf sûresinin ikinci ve üçüncü âyetlerinde meâlen, (Ey iman edenler! Yapmadığınız bir şeyi niçin söylersiniz? Yapamadığınız şeyi yaptık demeniz, Allah katında büyük öfkeye sebep olur) buyurulmuştur ki, bu da, bir insanın yapamayacağı bir şeyi vaat etmesinin, onu Allah katında kötü kişi yapacağını göstermektedir.
Hakiki Müslüman, ibâdetini tam yapar. Allahü teâlâya olan şükrân borcunu öder. İbâdetini, büyük bir arzu, istek, sevgi ile yapar. Allahü teâlâdan korkmak demek, Onu çok sevmek demektir. İnsan, nasıl çok sevdiği bir kimsenin üzülmesini istemez ve onu üzeceğim diye korkarsa, Allahü teâlâya ibâdet de, Ona olan sevgimizi ispatlayacak bir şekilde yapılmalıdır. Allahü teâlânın bize verdiği nimetler o kadar çoktur ki, Ona olan şükrân borcumuzu ancak, Onu çok severek ve Ona candan ibâdet ederek ödemeye çalışmalıyız...