Seyyid Mevlânâ Sadeddin Kaşgarî
"Şimdiye kadar kimse sormadı!"Mevlânâ Sadeddin Kaşgari hazretleri ölüm döşeğinde iken bir Halveti Şeyhi bir müridiyle beraber kendilerini ziyarete geldi. Biraz sohbetten sonra Halveti şeyhi Mevlânâ hazretlerine sordu:
-Siz seyyid mişsiniz, öyle mi?
Mevlânâ hazretleri tasdik ettiler. Şeyh tekrar dedi ki:
-Siz, Allah Resûlünün neslinden olmak gibi bir şerefe malik bulunur ve bu nesebin gizlenmesi caiz olmazken, nasıl oluyor da hayatınız boyunca seyyidliğinizi belli etmiyorsunuz?
Mübarek, şöyle cevap verdi:
-Pederimin vefatından sonra ondan bir şecere ve neseb levhası kaldı. Onu, herkese gösterip benlik satmaya vesile ve seyyidlik izharına âlet etmemek için bir duvar kovuğuna yerleştirdim ve üzerini balçıkla sıvadım. Benden soran olmadıkça söylememeğe karar verdim. Şimdiye kadar kimse sormadı, ben de söylemedim. Bugün siz sordunuz, gizlemedim. Gerçeği bildirdim... Ancak merak ettim, seyyid olup olmadığım sualini size sorduran sebep nedir?
Şeyh dedi ki:
-Demin murakabede iken Allah'ın sevgilisi tecelli ettiler ve buyurdular ki: (Bizim oğlumuz Sadeddin, müridlerinden iki kişiyi bize eriştirip velilik makamına yükseltmişlerdir.) Sebep, bu!
"Otuz ikiyi iki anlamıştır!.."
Mevlânâ Sadeddin hazretleri buna karşılık verdiler:
-Müritlerin sayısını fazla söylemeleri lâzımdı!
O zaman şeyhin müridi cevap verdi:
-Şeyhimin kulaklarında hafif bir ağırlık vardır, otuz ikiyi iki anlamıştır.
Mevlânâ Hazretleri;
-Doğrusu senin dediğindir! buyurarak müridin zekâ ve huzurunu takdir ettiler ve buyurdular ki:
-Allah'ın inayetiyle yakınlarımızdan otuz iki kişi velilik mertebesine ulaşmıştır.