Seyyid Yahya Efendi
Mehmed Emin Efendiye talebe olmamdan iki ay sonra hocam ahbaplarıyla birlikte bizim eve teşrif etmeye başladı. Akşam yemeğini takiben derhal kahvesini pişirir, tütün çubuğunu doldururdum. Sonra da huzurlarında otururdum. Yatsıyı kıldıktan sonra sabah namazı vaktine kadar sohbet eder, müşkillerimizi hallederdi. Eğer arkadaşlarımızdan evde bulunanlar olursa, onlar da gelip sohbetini dinlerdi. Hep İmâm-ı Rabbâni hazretlerinin ve oğlu Muhammed Masum hazretlerinin altı cildlik Mektubat'ından anlatırdı. Bu sohbetlerinde birinde şöyle anlattı: Muhammed Masum hazretleri, mektubatının üçüncü cild 153. mektubunda buyuruyor ki:
"Ezelde takdir edilmiş olan şey, elbet vaki olacaktır. Ra'd sûresinin kırkıncı âyetinde meâlen, (Her vakit için, bir hüküm vardır) buyuruldu. Hak teâlâyı aramaya devam ediniz! Kokusunu duyduğunuz yere koşunuz. Fırsat günleri ganimettir. Dünyaya iki kere gelmek yoktur. Yolumuzun esası sohbettir. Yanındaki ile uzaktaki müsavi olur mu? Veysel Karani, Resûlullah Efendimizi (sallallahü aleyhi ve sellem) göremediği için, hiçbir sahabinin derecesine ulaşamadı. Bütün tariklerde, yakında olan ile uzakta olan müsâvi değil ise de, bizim yolumuzun esası sohbettir, beraber olmaktır. Aklı başında olan talib, üstadına olan muhabbeti miktarınca, onun kalbinden saçılıp kendisine gelen feyzlerden ve bereketlerden, uzakta iken de, alır. Manevi bağı [muhabbeti] sebebi ile, uzaktan gelen feyzlerden alırsa da, marifete ve evliyalık derecelerine kavuşmak için sohbet şarttır. Allahü teâlâ büyüklerin kalblerinden yayılan feyzlerden almamızı nasip eder.
[Resulullahtan gelen din bilgileri ikiye ayrılır: Beden bilgileri ve kalb bilgileri. Beden bilgilerine (Şeriat) denir. Bu bilgiler (Kelâm), (Fıkıh) ve (Ahlâk) kitaplarından öğrenilir. Kalb bilgilerine (Marifet) ve (Feyz) denir. Marifet, feyz, insanın kalbine, Evliyanın kalblerinden akar.]