Seyyidleri Üzen Mûsâ Beyin Sonu!
Mûsâ Bey emri dinlemedi!Mûsâ Bey bu emri dinlemedi, katırları vermedi. İkinci defâ haber gönderip;
"Benim nâmıma ve hatırıma versin" buyurdu.
Buna da karşı çıkınca, Seyyid Tâhâ büyük bir hiddetle;
"Cumâ gecesi gelsin de o vermesin görelim" buyurdu.
Cumâ gecesi, Nehri'den, talebeler gidip, neticeyi öğrenmek için nöbet beklediler. Meğer Mûsâ Bey, divânhânesinde kendine tâbi olanlarla oturmuş, Seyyid Tâhâ'nın evliyâlığını inkâr husûsunda konuşuyormuş.
Bu fısk meclisinin bitişinden sonra, yatak odasına girip yatağına uzanırken, midesine bir ağrı girerek. "Karnım!.. Karnım!.." diye bağırarak can vermiş.
Bu durumun nereden kaynaklandığını iyi anlayan dokuz oğlu hemen Nehri'ye gelip, katırları yükleri ile birlikte teslim ederek Seyyid Tâhâ hazretlerine sığındılar. "Lütfen, merhameten babamızın defin merâsiminde bulunup, duâ buyurunuz" dediler. Onlara cevâben;
Kömür gibi bir ceset!
-Benim bulunmam, ona bir menfaat sağlamaz, buyurdu. Çocukları çok ısrar ettiler. Hazret-i Seyyid nihâyet kalkıp, cenâzeye gitti. Cenâzenin kapkara kömür gibi olduğu görüldü...
Definden sonra, Seyyid Tâhâ hazretleri;
-Benim gelişimden zerre kadar menfaatlenmedi, buyurdu.
Cenâb-ı Hak, bir seyyide hakâret etmenin onu üzmenin cezâsını nasıl verdi, bunu herkes açıkça gördü.