Size En Hayırlılarınızı Haber Vereyim Mi?

Hazreti Aişe’nin (radıyallahü anha) rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Benim üzerime salât-ü selâm getirmeyenin namazını Allahü teâlâ kabûl etmez.”
Muhammed bin Ahdünnasr bin Abdullah’ın (radıyallahü anh) rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Her kime îmânı arzettiysem, yüzünü buruşturur, tereddütle bakardı. Ancak Ebû Rekr-i Sıddîk îmânı kabûl etmekte hiç tereddüt ve duraklama etmedi.”
Ebû Hüreyre’nin (radıyallahü anh) rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) “Kim, namaz kılanlardan ise, namaz kapısından çağrılır. Mücahidlerden olan, cihâd kapısından çağırılır. Oruç tutanlar reyyân kapısından çağrılır” buyurunca; Hazreti Ebû Bekr (radıyallahü anh), “Yâ Resûlallah! Bu kapıların hepsinden birden çağrılacak olan kimse olmayacak mı?” deyince, “Evet (çağırılacak) ümid ederim ki sen onlardan olacaksın” buyurdu.
Câbir bin Abdullah’ın “radıyallahü anh” rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte, Resûlullah buyurdu ki: “Size en hayırlılarınızı haber vereyim mi?” Eshâb-ı kirâm “Evet haber ver, ey Allahın Resûlü!” dediler. Resûlullah “Ömrü en uzun olup, ahlâkı en güzel olanınızdır” buyurdu.
Yine Resûlullah Hazreti Ömer’e; “Münker ve Nekir sana geldiği zaman hâlin nasıl olacak?” buyurdu. Hazreti Ömer, “Orada, şimdiki gibi aklım ve şuurum yerinde olur mu?” dedi. Resûlullah “Evet” buyurunca, “O hâlde hiç korkmam” dedi.
Peygamber efendimiz, günahkârlara şefaat edeceğini bildirince, Ebüdderda (radıyallahü anh), (İmanı olan hırsız ve zâniler de şefaate kavuşacak mı?) diye sual etti. (Evet, onlara da şefaat edeceğim) buyurdu.”
Enes bin Mâlik’in (radıyallahü anh) rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte, Resûl-i ekrem; “Sizden biriniz, beni; anasından, babasından, çocuğundan ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe, kâmil bir îmânla îmân etmiş olmaz” buyurdu.